Şehrin Işıklarıydı Gözlerin

72 20 62
                                    

Bir garip tencere kapağından yapılmış anten denizi idi çatılar.

Bir tek aşıklar pünekler di,
bir de televizyonunu karınca basmışlar.

Umut,
satılmayı bekleyen bir kasa limon.

Şafak,
eteklerde ki bayat ekmek.

Bekleyiş,
acıyan bir dirsek.

Dram,
yelesine ak düşmüşün sırtında şakırdayan kamçı.

Metanet,
sabah ayazlarında ovuşturulan on parmak.

Yıkım,
eve çolak dönen bir baba idi.

En büyük aşklar, en büyük kuyruklarda başlardı.

Bayat bir ekmek kırıntısı kadar dı,
göze çarpma ihtimalimiz.

Adının geçtiği sohbetler, ağustos ortasında üşümek gibiydi.

Tehlikeli bir esprinin namlusuydu gözlerin.
Yine de gülerdi, kan revan içinde ki sen den  yoksun yüzüm.

Mangal yürekli serseriler yaşardı, en tehlikeli aşkları.

Gözlerin şehrin ışıklarıydı,
ne zaman yanar,
ne zaman söner hiç bilemezdim.

 ManifestoWhere stories live. Discover now