28.Bölüm

122K 4.6K 1.2K
                                    

ŞEHİTLERİMİZE ALLAH'TAN RAHMET DİLİYORUM.RUHLARI ŞAD OLSUN.

 MİLLETİMİZİN BAŞI SAĞ OLSUN! 

Koluna pansuman yapılmasına izin veren Ekin, mermi kolunu sıyırdığı için şanslı hissetmeye çalışıyor fakat yine de ameliyatta can çekişen kişinin Tamay olduğunu düşündükçe onunla yer değiştirmek istiyordu.

Kantine inip Tufan ile Tan'ı bir süre uzaktan izledi. Çocuk kendisinin tıpkısıydı. Bütün özelliklerini kendisinden almış olmasıyla içinde büyüyen gurura engel olamadı. Yavaşça yanlarına ilerleyerek bebeğin mavi gözlerinin kendisine dönmesine neden olup gülümsedi. Kendisine sırıtan çocuk eliyle yanındaki boş sandalyeyi göstererek "Otüü!" dedi. Daha düzgün konuşamıyor olsa da 'otur' dediği belliydi. 

"Oturayım mı?" diye soru yönelterek çocuğun tekrar aynı kelimeyi söylemesine neden olarak güldü. Yanına oturduktan sonra bebeğin tombik beyaz yanağından makas aldı.

"Siz kaynaşın, ben de bir yukarı çıkayım. Sonra da Bilge'ye hesap vermem gerek." Bilge ile Tufan'ın arkadaşlığını bilen Ekin, Tufan'ın söylediğine takılmamıştı fakat hesap verme kısmına takılmıştı.

"Ne hesabı?" ayağa kalkmış olan Tufan'a kollarını uzatan bebek, karşılık göremeyince sandalyeden kendi başına inmeye kalktı. Yerinde durmayan çocuğu kucağına çeken Ekin, dizine oturtup onu hoplatarak huysuzlanmasına engel olurken gözünü Tufan'dan ayırmadı.

"Tan hesabı! Niye söylemedin diye hesap soracak muhtemelen." Tan'dan haberi olmayan kişinin tek kendisi olmadığı için biraz içine su serpilse de kardeşinden daha sinirliydi bu konu üzerine.

"Merak etme onun hesabını sadece o sormayacak. Ben de soracağım." telefonunu cebine atan Tufan derin bir nefes alarak Ekin'e nasihat vermeye başladı. Onun bu konuda haklı olduğunu düşünse de ayrılıktan hemen sonra kadınlara atlayan kendisi değilmiş gibi bu konuda Tamay'a kızmasına izin veremezdi.

"Bak, bu konuyu ablam iyileştikten sonra gerekirse hep beraber oturur konuşuruz bu konuyu. Ama o hala ameliyattayken böyle şeyleri konuşmanın ne yeri ne zamanı." Ekin'den herhangi bir cevap beklemeden kantinden çıktı. O inatçı adamla laf yarışına girmek, burada yapmak isteyeceği en son şeydi.

Kucağındaki Tan'ın gülümsemesine bakarak güldü Ekin. Bu muazzam varlıktan bunca zamandır haberi olmamış olması içini acıtıyordu. Tamay'ın karnında büyümesini, dünyaya gelişini, ilk adımlarını görmemiş olmak yaralıyordu. Babalığa dünden hazır değildi belki ama sevdiği kadından olacak olan çocuk fikri yıllar önce aklına yatmış, heyecanlanmasına neden olmuştu. Şimdi ise o çocuk kucağında oturuyordu. Kıvırcık sarı saçlarını karıştırıp yanağıma bir öpücük bıraktı.

"Anne!" bebeğin kabaca anne kelimesini söylemesiyle derin bir nefes aldı. Tamay'ın ne durumda olduğu, nasıl can çekiştiğini bilmiyordu ama hissediyordu. Onu tekrar kaybetmekten çok korkuyor fakat belli etmemeye çalışıyordu. 

"Anne gelecek. Babayla idare edeceksin bir süre." bebek onun sözlerini anlıyormuş gibi dinledikten sonra gözleri genç adamın çıplak vücudundaki göğüslere kaydı. Daha sonra sırıtarak parmağını göğsüne götürdü.

"Meme!" onun bu hareketi ile kahkaha atan Ekin, elini havaya kaldırıp olumsuz anlamda salladı.

"Meme annede. Hem daha az önce yemek yedin ne memesi?" kaşlarını çatarak yalandan kızması üzerine bebeğin dudağını büzerek gözlerini doldurmasıyla şaşkına döndü. Bebekler bu kadar kolay mı ağlıyorlardı ya? Hızla dişlerini göstererek sırıttı. Kızmadığını göstermeye çalışıyordu. Çabalarına rağmen ağlamaya başlayan bebekle yüzü düştü. 

SUSPUS (TAMAMLANDI) -Pus Serisi 1-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin