on sekiz

23.9K 1K 142
                                    

Yaptığım şey yanlıştı, ikisinin arasında yaşananlara elimi uzatmaya hakkım yoktu. Ceyhun senelerdir her anımı paylaştığım insandı. Birbirimizle çoğu şeyimizi paylaşırdık. Annemden kaçtığımda gittiğim ilk kapı onun kapısı olurdu. Onun bizim siteye taşındığı ilk günü hatırlıyorum. Kumrul saçları dümdüz alnına düşmüştü, huysuz bir şekilde etrafa bakınıyordu. Annesi yanındaydı, babası eşyaları taşıyan işçilere yardım ediyordu.

Onu ilk Melisa görmüştü. Sarı bukleli saçlarını yüzünün gerisine itekleyip parmağıyla Ceyhun'u göstermişti. Biz onun suratsızlığını izlerken annesi onu bizimle tanıştırmak için zorlayarak yanımıza iteklemişti. Süreyya Abla oğlunun aksine dişlerini göstererek gülümsüyordu. Ceyhun o kadar mutsuzdu ki bizimle tek kelime konuşmadan gitmişti. Sonra kreşte gelmişti, bizimle yaşıt olduğu için sınıfımıza kaydolmuştu. 

İlk zamanlar konuşmayan Ceyhun, ben ve Melisa'nın iteklemeleriyle arkadaşımız olmuştu. 

Şimdi benden  bir kızı saklıyordu. Aslında olayın bir kız olup olmadığına emin değildim. Alptekin o an beni geçiştirmek için böyle söylemiş olabilirdi. Emin değildim.

Ne olursa olsun buna bir çözüm bulmamız gerekiyordu. Melisa'yla konuşmuştum, yemeğe o da geliyordu. Bu akşam buzları eritebilirsek, ki öyle olacağına hiç inanmıyordum. Gecenin sonunda birbirlerine girmeseler iyi olurdu. 

Bahçedeydim, Melisa ve Alptekin birlikte gelecekti. Ceyhun'la da ben gidecekti. Onlar çoktan gittiği için stresliydim. Ceyhun'un inadına Alptekin'i bekletmek isteyeceğini tahmin edebiliyordum ama onu uyarmıştım. Tahrik etmeyecekti.

Sonunda üstü açık arabası ve o gözüktüğünde beklemeden ona doğru yürdüm. Gözlerinde yine değişik gözlüklerinden biri vardı. Gülümsüyordu, gömleğinin kollarını dirseklerine kadar kıvırmış bütün çekiciliğiyle keyifli gözüküyordu. "Geç kaldın." Diye mırıldandım arabasına binerken. 

Omuz silkip kemerimi takmamamı bekledikten sonra gaza bastı. "Beklesin."

"Böyle konuşmadık Ceyhun, eğer şimdiden başlıyorsan gitmeyelim."

"Gitmemek benim işime gelir, istediğin için geliyorum prenses."

Nefesimi dışarı bırakıp ona cevap vermek yerine gözlerimi yola diktim. Onu daha fazla germenin anlamı yoktu, daha gitmemişken hali böyleyken ilerleyen saatleri düşünemiyordum. 

Birkaç dakika sonra sitenin klübüne gelmiştik. Buraya sadece sitedekiler girebiliyordu, fazlasıyla gösterişli ve pahalıydı. Sitedeki her şey gibi burasıda Üner ailesinindi. "Sakin olacaksın, kavga edersen sonuçlarına katlanırsın Ceyhun." Ceyhhun'u uyarıyordum çünkü Alptekin'i durdurabileceğimizi düşünmüyordum. En azından Ceyhun sözümü dinlerdi.

"Tamam." Koluna girmem için kolunu uzattığında ona istediğini verdim. Derin bir nefes alıp içeri adımlarken sitedeki yüzleri görmeye başlamıştık bile. Çalışanlardan biri bizi Melisa ve Alptekin'in oturduğu masaya doğru yürütürken dudaklarımı kemiriyordum. Aslında benim kavga çıkmasını istemem gerekiyordu, sonuçta çıkmazsa ki öyle bir ihtimal yok denecek kadar azdı, ben zararlı olacaktım.

Sonunda iki kardeşi gördüğümüzde onlarda bizi fark etmişti. Melisa gülümsüyordu, Alptekin'se bizim onlara gelişimizi izliyordu. Tek kolu Melisa'nın oturduğu sandalyenin arkasındaydı, bacağını görmesemde hafif titreşimlerinden sabırsızca bacağını salladığını fark ediyordum. 

Melisa'nın yanaklarına öpücüklerimi bırakıp oturmak için sandalyelere baktım. Alptekin ve Ceyhun'u karşılıklı oturtmak mantıklı değildi. Bu yüzden cam kenarındaki köşeye, Alptekin'in karşısına geçtim ve Ceyhun sakince yanıma oturdu. Alptekin'le gözlerimiz kesişirken gülümsedim. O gülmedi, sadece beni izledi. Kendimi mal gibi hissederken Melisa'ya baktım. O da stresliydi, gözleri ikilinin arasında gidip geliyordu. 

ALPTEKİNWhere stories live. Discover now