yirmi üç

26.5K 1.2K 623
                                    

Seelammm! Bu bölüme rekor yorum, beğeni gelmezse sizi çiğ çiğ yerim. Açıkçası buraya yazmak beni iyileştiriyor, sevginizi görmek mutlu ediyor. Daha çok vakit ayırmak, daha çok yazmak isterdim ama sizinde bildiğiniz gibi sınavım var. Sınavdan sonra inşallah güzel bir sonuçla daha uzun görüşeceğiz. Benim için dua edin.

AlacaTutkusu'nu da bekleyin.

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.

*

Kaçıyor muydum?

Hayır, yanılıyordu. Aslında ömrüm boyunca ona hiç bu kadar yakınlaşmamıştım. O büyüdükçe birbirimize karşı tavırlarımız değişmişti. O eskisi gibi açığımızı kovalayıp planlarımıza burnunu sokmak yerine bize dahil oluyordu. Beni sevdiğini, değer verdiğini hissettiriyordu ama bir yandanda aksini de yaşatıyordu. Sahilde yaşadıklarımız aklıma geldikçe onun için değersiz bir kız olduğumu hissediyordum. Ama kurduğu cümleler, pişmanlığını taşıyan bakışlarıda değerli hissettiriyordu. 

Arada sıkışıp kalmıştım. Yüreğimle savaşıyordum. Ona sırtımı dönmem gerekirdi, Alptekin'in beni etkilemesine izin vermemem gerekirdi ama engel olamıyordum. Bir yanım onunlayken kendinden geçiyordu diğer yanımsa ondan uzaklaşmak için çırpınıyordu. Bir yolunu bulup kendime onun bir kızı sevdiğini ve benden çokça küçük olduğunu hatırlatmam gerekiyordu.

"Sen benden kaç Alptekin." Yeni arabasına ilerlemek yerine eskisine yürüdüm, hoş eskiside gereğinden fazla yeniydi. "Sabah yaptığının hesabını çok ağır ödeyeceksin."

Koltuğa yerleştiğimde o da benimle birlikte binmişti. Şapkasını kafasından çıkarıp sarı parlak saçlarına elini daldırdı. Saçlarını eski dağınık haline soktuktan sonra bu sefer kasket kısmı arkada olacak şekilde başına geçirdi. Gözlerini bana çevirdiğinde gözleri oturduğum koltuğa kaydı, gülümsedi. Büyük ihtimalle genellikle erkek arkadaşları koltukta oturduğu için koltuk fazlasıyla geride kalmıştı. Küçük kız çocukları gibi torpidodan başka bir şey görmüyordum.

Tek kelime etmeden bana doğru uzandı, eli bacaklarımın arasından geçti ve koltuğun altında kalan kısma uzandı. Bir eli koltuğumu arkadan tutarken diğer kolu aşağıda yavaşça öne gelmem için itekledi. Nefes almayı unuturken sessizce yutkunmayı denedim. Ellerim eğildiği için omzunun kıyısında sayılırdı ve yüzü bacaklarıma eğilmişti. Alptekin'in gözünda kişisel alan diye bir sözcük yoktu. 

Kafasını yukarı kaldırdığında mavilikleri gözlerime değdi ve bu seferde kemerime uzandı. Masmavi parlak bakışları eşliğinde kemerimide taktıktan sonra eski haline dönmüştü. "Teşekkür ederim."

Başını usulca aşağı yukarı salladı. Evden çıktıktan sonra yol sessizce ilerlemişti. Arada elim mesajlara cevap vermek için telefonuma kaysada yapmamıştım. Yanımda tehliklei bir çocuk vardı. Sonunda sitenin marketine geldiğimizde Hande Abla eksikleri telefonuma mesaj atmıştı. "Ben markete gidiyim sende arabayı park et."

"Hayır." Arabnın kapılarını kilitledi. Kaşlarımı çatıp ona döndüğümde artık sabrımın azaldığını anlamıştı. "Seni marketin içinde aramakla uğraşamam Almira."

"Uyuzsun, uğraşmana falanda gerek yok. Yaratılışın böyle senin, sinir bozmak için konuşman yeterli oluyor."

"Aynen." El frenini çekip bana bir bakış attı. "Çok yakışıklı bir uyuzum." Göz kırpıp arabadan indiğinde gözlerimi devirip arkasından bende indim. Ona bakmadan önünden ilerlerken market arabasını almak için yeltenmiştim ama bu işi onun yapması beni daha çok mutlu edebilirdi. 

"Alptekin market arabası alır mısın?" Gözlerini kıstı ve dudaklarını yaladı. Bir bana birde market arabasına bakarken gülmemek için kendimi sıkıyordum. Sesini çıkarmadan arabaya uzandı. Arkamdan geldiğini bilerek öncelikle kasaba gidip alınacakları hazırlaması için sipariş verdim. Alptekin huzursuzdu, bir anda kendini bu halde bulmayı beklemiyordu.

ALPTEKİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin