otuz bir

25.8K 1.2K 370
                                    

Geçen hafta iki bölüm geleceğini söylemiştim fakat yetişmedi. Müsait olamadım, bu hafat için uğraşayacağım. Yetişirse sizinle olucak.

Bu bölüm istediğiniz gibi, görmek istediğiniz şekilde...

Oylarını ve yorumlarınız bekliyorum.

Sizi seviyorum

*

Kararsız bakışlarım onu inceledi. Uzattığı ellerine uzunca bakarken aklıma mukayyet olmak için uğraşıyordum. Gecenin bir yarısı odasına gitmem mantıklı değildi. Ona karşı koyamadığımı bugün yatta çok iyi anlamıştım. Hislerime gücüm yetmiyordu, duramıyordum. Beni öpmesine izin vermem bir kenara üstüne karşılık vermiştim.

Delicesine pişmandım. Kimsenin dudaklarıyla buluşmayan dudaklarım ilk onunkilerle buluşmuştu. Baş döndürücüydü, rüya gibiydi. Tatlı dokunuşları, yumuşacık okşayışlarıyla beraber ona karşılık vermiştim. Şimdi yeniden yanımdaydı, bana elini uzatıyordu. Gözleri istekliydi, konuşmak istiyordu.

Alptekin Üner beni gerçekten seviyor muydu?

Yüreğim bu düşünceyle hızlanırken başımı salladım. Elimi tutmasına izin verdim, beni Melisa'nın odasından çıkartırken birisinin bizi göreceği korkusuyla baş etmeye çalışıyordum. O çekinmiyordu fakat ben onun gibi değildim, utanıyordum. 

Üst katın merdivenlerini tırmanırken sessiz olmak için yavaş adımlar atıyordum. O sabırsızdı, attığı adımlar sertti. "Yavaşla." Sesim kısıktı, gözleri bana döndü. Başını usluca sallayıp nefesini dışarıya bıraktı. Kocaman odasının önünde durduğumuzda kapıyı aralayıp eliyle belimden itekleyerek benide içeri soktu.

Üzerimde saten pijama takımım vardı, odası Melisa'nın odasının aksine aydınlıktı. Her bir penceresinden sokağın ışıkları içeri giriyordu. Beni bu halimle rahat bir şekilde görüyordu, avuçlarım terlemeye başlamıştı. Beni bu kadar utandırmasına katlanamıyordum. 

İçeri yürüyüp beni yatağının ucuna oturttu. Gözleri askılı pijamamın açıkta bıraktığı göğüslerime kaydığında birkaç saniye orada oyalandı fakat kendisini toplaması gerektiğini fark ederek gözlerime geri döndü. Boğazını temizleyip önümde diz çökerken benimle aynı boya ulaştı. Derin bir nefes aldı, birlikte yutkunduk. "Seni korkutmak istemiyorum." Ellerimi tuttu, bir kez daha yutkundu. "Ama daha fazla kendimi frenleyemiyorum."

"Bana doğruları söyle." Başını salladı hızlıca, dudaklarını yalarken bakışları benim dudaklarıma düştü. İçimde bir şeyler koptu. Yanaklarına uzanıp onu kendime çekmek istedim ama elim kolum bağlı olduğum yerde kaldım.

"Hep söyledim, kaçmadım. Seni bir abla olarak görmediğimi, her şeye senin için katlandığımı söyledim sana." Dişlerini sıktı, dudakları kapandı. Söyleyeceği her neyse söylememek için kendini tuttu. "Sen anlamaktan kaçtın ama ben anlatmaktan kaçmadım."

Kalbim heyecandan dışarı çıkacak gibiydi, ellerinin arasına aldığı ellerim titriyordu.

"Her seferinde anlatmak için uğraştım ama hep durdurdun beni. Daha çok alışmanı bekledim, öğrenip benden kaçmanı istemedim Almira." Gözlerini benden kaçırırken soluklandı yeniden, sonra mavilikleri parlayarak kalktı oturduğu yerden. Ellerimiz birlikteydi, onunla birlikte bende ayaklandım.

Yüzümü ellerinin arasına aldı. Bedeni bedenime iyice yaklaştı, dudaklarıma baktı. İçimden çığlıklar atıyordum, o kadar karmaşık geliyordu ki her şey durup düşünmeye ihtiyacım vardı. Bir gecede onlarca itirafa soyunmuştu dudakları, gözleri saklamıyordu.

ALPTEKİNWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu