yirmi bir

24.9K 1.1K 280
                                    

Hastayım, ve geberiyorum. Oturdum sizin için bölüm yazdım. Sizden bol yorum ve oy bekliyorum. Her zamanki gibi efsane bir bölüm oldujgvbfdjlvj.

Sizi seviyorum.

*

Yemeği yediğimiz günün üzerinden sadece bir gün geçmişti. Dönem bittiği için okula gitmeme de gerek kalmıyordu. İstediğim saatte yatıp istediğim saatte kalkabiliyordum. Ailecek kahvaltılarımız başlamıştı, gideceğimiz tatilin planları yapılıyordu. Melisa ve ben arkadaşlarımızla tatile gidecektik, öyle bir planımız vardı. Henüz detaylıca konuşmamıştık ama artık bunu hak etmiştik.

Annem ve Hande Abla birlikte bir tatil ayarlamıştı. Aileler olarak kendi yatlarımızla yola çıkacaktık. Güzergah birlikteydi, gideceğimiz kıyılar seçilmişti. Her sene birlikte tatile çıkardık, bazen kış tatili olurdu bazense yaz. Melisa ve ben yalnızca iki defa tek başımıza tatile gidebilmiştik ama artık izin almaya bile niyetimiz yoktu. 

"İşlerini ne zaman yoluna koyarsın?" Babam bana bir bakış attı, onu çok iyi anlıyordum. Annemin ısrarcı tavırlarından kaçmak imkansızdı. 

"İşler yolunda, birkaç görüşmenin tarihi belli değil. Onları ayarlayıp size tarih vereceğim." Annem başını salladı. Gözlerine bana dönerken sıranın bana geldiğini çok iyi anlamıştım. 

"Tatilde Alptekin'le atışmanızı istemiyorum Almira." Çayını yudumladı ve gülümseyen babama gözlerini devirdi. "Ciddiyim, ikinizde büyüdünüz. Anlaşmanın bir yolunu bulun." 

"Tatile en az bir ay var annecim, bunu yakın bir tarihte tekrar görüşelim."

Annem omuzlarını silkti. Telefonuma mesaj geldiğinde gözlerimi ekranına çevirdim. Melisa'yı uyandırmanın vakti çoktan gelmişti. "Gidiyorum ben." İkisininde yanaklarını öptüm. Sadece başlarını sallayıp işe gitmek için onlarda ayaklandıklarında kapıdan çıkmıştım. Melisa'nın evleri boştu. Hande Abla ve Arslan Amca çoktan işe gitmişti, Alptekinse okul yolunda falan olmalıydı. Bu yüzden o cadıyı uyandırmak daha keyifli olacaktı.

Sonunda odasının bulunduğu kata geldiğimde gözlerim telefonumdaydı. Kahvaltı masasında gelen mesajın sahibine bakıyordum,9.

Telefonuma bakarken birden sert bir şeye çarptım. Telefonum elimden düşerken ıslak ve çıplak bir ten beni karşıladı. Gözlerim kocaman oldu. Alptekin'in üstünde sadece havlusu vardı. Saçları ıslaktı ve göğsünden aşağıya su damlaları süzülüyordu. O da beni beklemediği için şaşkındı, mavi gözleri parlıyordu.

Gözlerim çıplak ve kaslı gövdesinde turladı, yutkundum. Bakışlarımı zorlukla kaçırırken yanaklarımın ısındığını hissediyordum. "Özür dilerim." Diye mırıldanıp arkamı döndüm. "Özür dilerim, gerçekten bilmiyordum Alptekin. Özü-"

"Almira." Eli omzuma dokundu, dönmem için beni zorladı. Gövdemi ona döndürdüğümde gözlerim vücuduna kaydı ama anında geri çektim. Aptalın tekiydim. "Sakin olur musun?"

"Özür dilerim."

Başını iki yana salladı, bileğimden tutup beni arkasından çekiştirirken sadece kitlenmiş onu takip ediyordum. Hala şaşkındım, böyle bir şey olacağı aklımın ucundan geçmemişti. Beni odasındaki koltuğa oturttuğunda çenemi kavrayıp gözlerimin içine baktı. "Sorun yok, problem değil."

"Ama-"

"Aması yok, kendini bunun için üzmeni istemiyorum." Önüme düşen saçlarıma baktı, kalbim gümbürdedi. Delirmiş gibi çarpan yüreğimle baş başaydım. Eli saçıma uzandı, sanki mavileri daha çok parladı ve usulca önüme düşen saçımı çekti. "Üstümü giyinip geliyorum, sakın kıpırdama."

ALPTEKİNWhere stories live. Discover now