yirmi

23.2K 1K 171
                                    

9:Ysnş

9:Yani

9:Sen ve bsna göre dmek istedim

9:Sen ve benim yaşlarımızda yakın olduğu için

Almira:Anlamıştım zaten

Almira:Bu kadar açıklamana gerek yoktu.

9:Özür dilerim

Almira:Neden

Almira:İyi misin?

9:Küçük bir işim var

9:Ben sana tekrar yazacağım

9:Seni seviyorum.


*

Alptekin'in küçük yüreği hızlıca çarpıyordu. Attığı küçük adımlar çok dikkatliydi. Evinin bahçesinden izlediği kumral kızdan gözlerini alamıyordu. Saçları iki yandan toplanmış küçük Almira annesiyle birlikte boyama kitabını boyuyordu. Yanında iki çocuk daha vardı. Ablası Melisa ve uyuz Ceyhun.

Ceyhun'dan nefret ediyordu. Çünkü hep birliktelerdi, o çocuk geldiğinden beri Almira onlara daha az gelmeye başlamıştı. Birlikte bisiklet sürüyorlardı, saklambaç oynuyorlardı ve daha bir sürü şey. 

O çocuktan nefret ediyordu.

Masada oturan üçlü kendi aralarında gülüşürken Almira'nın annesi onlara içecek bir şeyler getirmek için gitmişti. Ablasının ve Almira'nın bakışları Ceyhun'daydı, ikiside gülerek onu izliyordu. Hem ablasını alıyordu hemde Almira'yı. 

"Aptal." Diye hırladı Alptekin. Elleri iki yanında yumruk olmuştu. Gözleri kıskançlıkla onları izliyordu. Küçücük yüreği eziliyordu. 

"Ceyhun çok komiksin." Kızlar kendi aralarında gülüşürken Melisa sandalyeden kalktı. Almira'nın güzel yüzü düştü, gitmesini istemiyordu.

"Gitme." Diye omuz silkip dudak büzdü ama Melisa'nın elinde değildi annesi geç olmadan gelmesini ve ödevlerini yapmasını istemişti. Her zamanki gibi son güne bırakmasaydı böyle olmayacaktı.

Ablası ve Almira hareketlendiğinde Alptekin de hareketlendi. İkili onun tarafına doğru yürürken Alptekin'in küçük yüreği olduğundan çok daha hızlı atmaya başlamıştı. Yakalanabilirdi. Gözleri büyük bahçelerinde dolandı, kendisi gibi küçük ağacı gördüğünde adımları hızlıca oraya ilerledi. Gözlerini Almiradan çekmiyordu.

Almira'nın kırmızı pileli eteği kumral teninde çok güzel duruyordu, üstüne giydiği kırmızı kendisi gibi küçük atletiyle her zamanki gibi güzeldi. Alptekin ona baktığında saatlerce onu izleyebileceğini düşünüyordu. 

Alptekin'in adımları onu dumura uğrattı, gözlerini Almira'dan alamadığı için uzun ve dikenli gülleri görmemişti. Gövdesi dikenlerin üzerine düştüğünde canının acımasına rağmen dişlerini birbirine bastırıp sessiz olmayı denedi. Dudaklarını dişlerinin arasına çekti, elleri yumruk oldu. Beyaz teninde saplanan dikenler canını çok acıtıyordu. Ve ablası daha yeni bahçeye girmişti, kıpırdayamazdı.

Defalarca gözlerini yumdu ve açtı, sonunda Melisa evlerine girdiğinde ayağa kalkabilmişti. Gözlerinden akan damlaları durduramıyordu, koşarak evlerine gitti. Kapıyı açıp içeri girdiğinde çoktan ağlamaya başlamıştı. Dikenler canını çok acıtmıştı, çok acıyordu.

"Almira." Diye mırıldandı hıçkırıklarının arasında ve annesi göründü. Hande Üner'in telaşlı ve hızlı adımları oğlunun yanına ilerledi. Teni kızarmıştı. Şortunun ve kısa kollu tişörtünün açık bıraktığı yerler kıpkırmızıydı ve birkaç yerinden ufak ufak kanlar süzülüyordu.

"Oğlum." Oğlunun önünde dizlerini çöküp parıldayan maviliklere baktı. Kadın yutkunamadığını hissetti, oğlu çok kötü görünüyordu.

"Anne." Diye mırıldandı Alptekin ve küçük kollarını annesinin boynuna doladı. Hande Üner oğlunu kucaklayarak merdivenlere yöneldiğinde linin tekiyle saçlarını okşuyordu. "Ağlama." Diye fısıldıyordu. Öyle çok korkmuştu ki o da çok içerisindeydi.

Alptekin'in odasına geldiğinde usulca kapıyı kapatıp onu yere bıraktı. Odasındaki küçük dolaptan yara bandı ve gerekli birkaç malzemeyi alıp önüne oturdu. Hande Üner doktordu, fazlasıyla inatçı ve hırslı bir kadındı. Arslan Üner'le burs kazandığı Üner Üniversitesinde tanışmıştı. Arslan Üner peşinden çok koşmuştu. Hande ise okulun velihatının kollarına atlamak yerine ondan kaçmayı denemişti fakat sonuç başarısızlıktı. Arslan Üner'inn istediği olmuştu.

"Anne." Dedi Alptekin kesik kesi. "Çok acıyor."

"Annecim ne olduğunu söylemek ister misin?"

Gözleini kaçırdı, dudakları büzülürken kendini tutamadı. "Almira." Dedi ve ağlaması bir oldu. Annesi hiçbir şey anlamazken gözleri kapandı. Korktuğu şey olmuş muydu? Alptekin'in Almira'ya olan davranışlarının farkındaydı ama onlarla oynamak istediği için böyle yaptığını düşünmüştü.

"Oğlum." Onu göğsüne çektiğinde anneside duramamıştı, gözlerinden birkaç damla süzüldü. "Annecim." Kadın burnunu mis kokulu oğlunun tenine yasladığında içinin yandığını hissetti. Küçücük oğlunun elleri kadar ufak kalbi acıyordu. 

Hande Üner doktor arkadaşının bir makalesini okumuştu. 'Çocuklarda aşık olur. Hatta en güzel onlar sever. Cinsel eğilimleri olmadan, hormonları gelişmediği için sadece yürekten severler. Ve bazen bu onlar için tehlikeli bir boyuta ulaşabilir.'

Durduramadı kendisini, ağlıyordu. Oğlunun saf sevgisi, onun yüreğini acıtmıştı. Almira yaşıtı bile değildi. Öyle mümkün değildi ki bu olay, oğluna üzülüyordu. "Anne." Dedi Alptekin'in masum sesi ve annesinin gözleri yumuldu. Gözyaşlarını silip yeniden oğluna baktım.

"Söyle yakışıklım?"

"Beni sevecek mi?"

"Alptekin." Dedi Hande Üner ama devam edemedi. Öyle güzel bakıyorduki oğlu, onu üzmek istemiyordu. Umutlarını kırmak istemiyordu. Kendisine söylediğinde, birisine duyurduğu için rahatladığını hissetmişti. Eğer olamayacağını söylerse küçük omuzları bu yükü tek başına yüklenecekti. Bu yüzden annesi her an yanında olmayı seçti. Yanlıştı belki ama bunu tek yükleyemezdi oğluna. 

"Sevecek yakışıklım." Dudakları alnına ve sarı saçlarına dokundu. "Sevecek."


*


Kısa oldu belki ama güzel oldu. Yazarken bittiğinde bu kadar hoşuma kaçacağını düşünmemiştim. Umarım beğenmişsinizdir, ben çok beğendimsfjhkfdffksds.

Gelecek bölüm görüşürüz.

Oylarınızı ve yorumlarını bekliyorum.

ALPTEKİNWhere stories live. Discover now