otuz yedi

10.7K 792 219
                                    

Selam, nasılsınız?

Uzun bir bölüm oldu. Biraz Almira'yı dinlemenizi istedim. Bölümün sonunda görüşelim, yorumlarınızı bekliyorum.

Bölüm Şarkısı:Gökhan Türkmen-Mahşer

Otuz Yedi;

Saatlerdir aklımdan geçen tek bir cümle vardı. Zihnimin duvarlarına çarpıp kulaklarımda uğulduyordu.

Alptekin Üner ağlamıştı.

İçim kan ağlıyor ve ben sesimi duyuramıyordum. Ondan geçip gitmek istedim ama yapamadım ve yapamayacağım. İçten içe kendimi harap etmekten başka bir halt etmediğimi biliyordum ama hala ondan kaçmak zorunda hissediyorum. Peki kaçabilir miyim?

Hayır.

Alptekin Üner bir nasır gibi yüreğime çöreklenmişti. Ben ondan geçemezdim. O gözleri ardımda bırakıp bir adım bile atamazdım. Sadece kendime eziyet ederek devinip duruyordum. Ben Alptekin'e aşık olmuştum.

Onun gözünden akan damlalar yüreğimdeki yangını daha çok harlamıştı. Ağladığını duyduğumdan beri delirecek gibiydim. İyi değildim ve iyi olmayı beklemiyordum. İstediğim tek şey canımın yanmasıydı. Yapayalnız kalıp özgürce ağlamak istiyordum.

Adaya gelmiştik. Melisa, Ceyhun ve Kaan'la birlikte balkonumuzdaki bahçe takımına kurulmuş gökyüzünü izliyorduk. Saatlerdir elimizde kadehlerle ufak ufak şarabımızı yudumlayıp gökyüzünü izliyorduk. Adada gökyüzü farklı olurdu. Normalde olduğundan daha parlak ve daha çok canlı olurdu. Yıldızlar şehirdeki insanlardan sakladıkları güzelliklerini ortaya çıkarırdı. Usta bir ressamın şahereseri gibi büyülüyorlardı.

Yıldızların altında düşündüğüm tek bir kişi vardı.

Alptekin.

Denizin ortasında kocaman bir geminin içinde yapayalnızdım. Dümen bendeydi fakat ne gideceğim yeri biliyordum ne de gideceğim yönü biliyordum. Tek bildiğim yanlış olan bir yön vardı. Gitmemem gereken bir yol vardı. Gidersem mutlu olacaktım ama başkalarını mutsuz edecektim.

Ona karşı kendimi hep korumaya çalışmıştım. Onun ilgisini görmemezlikten gelmek zorunda kaldım. Kurduğu imalı cümleleri düşünmedim, yanlış olduğunu düşündüğüm şeylere yormadım. Sırf bunları yaşamamak için kaçtım ondan. Hem kendimi hem onu korumak istedim. İkimizinde yara almaması için kaçmayı denedim ama başaramadım. Bir noktadan sonra onu ve kendimi durdurmam imkansızlaşmıştı.

Ama şimdi her şey yalandı. Kimseye anlatamamak içimde her saniye daha çok büyüyordu. Ne anlatabiliyordum ne gizleyebiliyordum. Olduğum yerde takılı kalmıştım, kaçamıyordum. Ve artık dayanamıyordum. Ben yapamıyordum, ondan geçemiyordum. Durduğum her yer dar geliyordu. Aldığım nefes kezzap içmişcesine içimi yakıyordu.

Ağlasam ağlayamaz, konuşsam konuşamazdım.

Hangisine ne anlatabilirdim ki?

İçimde boğulmaktan başka ne kurtarırdı ki beni? Hangisi yargılamayacaktı beni ya da hangisi kızmayacaktı bana? Benim hissettiklerimi hissedebilirler miydi? Biraz düşünüp beni anlamak için uğraşırlar mıydı? İlk defa tanıdığım bu hissi anlayabilirler miydi? Beni darmaduman eden bu yabancı hislere onlar ne kadar tanıdıktı ki?

Acımı anlayamazlardı.Savaşımı, devinip durmamı asla anlayamazlardı. Yüreğimin her geçen saniye daha çok yandığını anlamazlardı.

Ondan kaçtığımı söylediğimdebana inanacaklar mıydı?

"Ben.." Oturduğum sandalyeden aniden doğrulduğumda üçününde gözleri bana döndü. Yutkundum ve hızlıca gözlerimi onlardan kaçırıp elimdeki kadehi sehpanın üstüne bıraktım. "Ben biraz yüreyeceğim, temiz hava almam gerek." Başım dönsede dimdik ayakta kaldım eğer gitmezsem onların önünde hüngür hüngür ağlayacaktım.

ALPTEKİNWhere stories live. Discover now