yirmi sekiz

23K 1.1K 360
                                    

Selam! Bence bu bölüme bayılıcaksınız ve rekoru göreceğiz. Keyifle yazdım, keyifle okuyunuz.

Oy vermiyi ve yorum yapmayı unutmayınız!

Sizleri seviyorum!

*

Cesaretle parlayan gözleri önümde tüm hıncıyla ilerliyordu. Ellerimiz birlikte onlarca insanın önünden geçtik. Sonunda sarayın dışına çıktığımızda merdivenlerden inip ışıkların olmadığı bir yere beni çekiştirmeye başladı. Gözlerim insanların üzerinde gezindi, herkes içeride olduğu için pek fazla değillerdi ama bazılarının gözleri bizdeydi. Bu rahatsız ediciydi.

"Elimi bırak." Elimi çekiştirdim ama izin vermedi, topuklularımın üzerinde taş zemin üzerinde yürümeye çalışıyordum ve o beni çekiştiriyordu. "Düşeceğim." Gözleri bana dönerken dudaklarını ısırıp yavaşladı. Karanlığa, ışıkların kesildiği ve ay ışığının aydınlattığı bir yere geldik. Gecenin karanlığı örtü gibi üzerimize serilirken karanlıkta gözleri gözlerimi buldu. 

Birbirimize baktık, o derin bir nefes alıp ciğerlerini doldurduğunda ben gözlerimi ondan kaçırdım. "Benimle her seferinde neden böyle konuştuğunu söyleyecek misin?"

"Sence?" Diye sordu ve bana bir adım yaklaştı. Kaşları havalanırken az önceki ifadesi geri dönmüştü. "Ne anlatmak istiyorum sana?"

"Soruma soruyla karşılık verme. Ne söylemek istiyorsun?" Onun gibi bir adımda ben yaklaştım. Aramızdaki mesafe azalırken sabırsız bir nefes verdim. Kalbim gümbürdüyordu, heyecanımı belli etmiyordum ama çok fena haldeydim. "Beni öpmeye kalktığında aklında ne vardı?" Sanki kalbim ağızımdan çıkacaktı, bu cesereti nereden bulduğumu çözemiyordum. Benimle alay etmesi an meselesiydi. Ama başaramaycaktı, beni üzemeyecekti. Suçlu olan kendisiydi. 

"Gerçekten öğrenmek istiyor musun?" Elleri iki kolumu buldu, beni duvara yasladığında gözleri dudaklarımı buldu. Güldü, beklediğim gibi oluyordu. O böyleydi, sanki gerçekten beni öpmek istememiş gibi yada o sözleri söylememiş gibi davranıyordu. Beni kandırıyordu.

"Bırak kollarımı, gitmek istiyorum."

"Sorunun cevabını öğrenmek istemiyor musun Almira?" Yanağını yanağıma sürttüğünde kafamı ondan uzaklaştırmayı denedim. Onunla arama bu geceden sonra kesin bir sınır çizicektim. O benim onun için yaptıklarımı görmüyordu. Buraya onun için gelmiştim, gelmek zorunda değildim. İddiayı tam anlamıyla kaybetmiş sayılmazdım. Onu zorlamamak için böyle olmasını seçmiştim.

"İstemiyorum. Canımı yakıyorsun kollarımı bırak dedim sana." Gözlerim gözlerine değdiğinde kollarımı bıraktı ama geç kalmıştı, fazlasıyla öfkelenmiştim. "Seninle hiçbir yere gelmiyorum, bir daha sakın yanıma yaklaşmaya kalkma."

"Almira." Onu umursamadım, uzun karanlık yolda yürümek için birkaç adım attım ama yeniden kolumu tuttu. Öfkemi anlayıp hemen kolunu çektiğinde önümde durmuştu. "Gitmeni istemiyorum, söz verdin."

"Bana böyle davranamazsın." Elimi koluna koyup sıkmaya kalkıştım ama gücüm yetmemişti. O gülmemek için kendini sıktı bense fazlasıyla öfkeliydim. "Sürekli beni kolumdan çekiştirip istediklerini yaptıramazsın. Beni öpemezsin, bana dokunamazsın, istemediğim hiçbir şey yapamazsın." Kolunu sertçe bıraktığımda yeniden hareket etmek için bir adım attım ama önüme geçti. 

"Benden uzaklaşmanı istemiyorum."

"Alptekin." Nefesimi bırakıp sakinleşmek için ondan gözlerimi kaçırdım. Söyledikleri beni onun düşündüğünden daha fazla etkiliyordu. Bazen kızgınlığım bundan dolayı oluyordu ama o bunların farkında değildim. İstediği olmayacaktı, ondan uzaklaşacaktım. Kendime daha fazla bu eziyeti yapamazdım, ondan etkilendiğimin farkındaydım. Daha ilerisi olmaması için elimden geleni yapmalıydım. "Şimdi içeri seninle geleceğim ama daha fazla ısrarcı olma. Eskisi gibi olalım, evde karşılaştığımızla kalalım."

ALPTEKİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin