TOPRAK. -4-

121 10 0
                                    

        MERHABA.YENİ BİR BÖLÜM EKLİYORUM.HİÇ YORUM VE VOTE GELMEDİĞİNİ GÖRÜNCE SONUNDA İNATLAŞMAYI BIRAKTIM :) DEDİĞİM GİBİ YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.NASIL OLDUĞUNA DAİR BİRŞEYLER YAZIN LÜTFEN.BU ÖNÜNE GÖRMEDEN YÜRÜMEYE BENZİYOR.BANA YOL GÖSTERİN.OKUYAN HERKESİ SEVİYORUM. :)))

        Yerde uzanmış boş bir şekilde tavana bakıyordum.Düşünemiyordum.Öğrendiğim şeyler zaten bir harabeye benzeyen ruhuma balyoz etkisi yaratmıştı.Nefes alamıyordum.Sanki birden fazla el beni boğarak dibe çekiyordu.O kağıtlarda herşey yazıyordu.Benim doğumum,annemin hastaneden çıkış belgeleri,hamile olduğunu açıklayan yazı,intihar ettiğine dair polis kayıtları...Herşey.Saatlerce incelemiştim.Boranın söylediklerinin doğru olma ihtimalini kabul edemiyordum.Hala beynim bir bşluk arıyordu.Bir umut...Kendi öz babamın bu kadar insanlıktan çıkmış bir canavar olduğunu kabul edemiyordum...

        Derin bir nefes alarak zorla ayağa kalktım.Bu hazmedilemeyen birşeydi.Cehennem gibiydi.Ömrüm boyunca babamın beni neden sevmediğini düşünüp sonrada onun duygusuz bir canavar olduğunu öğrenmek...Annemin yaşadıkları...Gidip pencereyi açtım.Temiz havayı iyice içime çektim.Artık gözlerim kurumuştu.Şu anki halimi hayal edemiyordum.Gözyaşlarım tükenene kadar saatlerce ağlamıştım.Dışardaki uzak dağ yoluna baktım.Gözlerim oraya odaklanmıştı.Boranın cümleleri aklımdan geçmeye başladı.'Onun kanındansın' demişti.Yüzündeki nefret aklıma geldi.Tiksiniyordu.Babamdan nefret ediyordu.

        Ne yapacağıma karar veremiyordum.Babama bunu ödetmek istiyordum.Onu anneme yaptıklarından ötürü pişman etmek istiyordum.Bundan sonra onun suratına bakamazdım.Ama bunu hiç tanımadığım bir ruh hastasıyla yapacaktım?Bu yağmurdan kaçarken doluya tutulmak değilmiydi?Babam gibi bir canavardan kurtulmaya çalışıpta bora gibi bir ruh hastasının esiri olmak...İki seçenek.Biden kafamı iki yana salladım.Ne olursa olsun anneme yaptıklarını ödetecektim!O benim için babamın işkencelerine katlanmıştı ve ben burda durup kendimi mi düşünüyordum?!Hızla arkamı döndüm ve odanın kapısına ulaştım.

        Karanlığı umursamayıp merdivenlerden aşağıya indim.Salonda bulamadığım için mutfağa yöneldim.Birden arkamdan seslenince irkilerek ona doğru döndüm.

        "Ne arıyorsun burda?"diye duyguduz bir sesle sordu.

     "Seninle konuşmam gereken şeyler var."doğrudan gözlerine bakıyordum.Beni korkutuyordu.Ürkünç bir hali vardı.Cevap vermeden gözlerime bakmaya devam etti.Sanırım bu gün öğrendiğim şeylerden sonra ruhum bir tür boşvermişliğe yönelmişti.Yoksa gözlerindeki keskin ifadeye karşın ona bu kadar bakabileceğimi sanmıyordum

        "Konuş."Sonunda bu tek kelime dudaklarından dökülmüştü.Birden arkasını dönüp bakışlarımın hedefine sırtı olarak değiştirdi.Salondaki televizyonun karşısında bulunan büyük üçlü kolduğa oturdu ve rahat bir şekilde ayaklarını önündeki sehpaya uzattı.İçimdeki durgusuzluğun yüzümede yansıdığını biliyordum.Şuan eğer yüzüme bakıp bir duygu yakalamaya çalışıyorsada çıkardığı tek şey nefret olmuştur.

        "Konuş." diye tekrarladı.Yanına oturdum.Gözlerini kırpmadan yüzüme bakıyordu.Hiçbir şey kaçırmak istemiyordu anlaşılan.

        "Sana yardım edeceğim."Sesimin net çıkmasına özen göstermiştim.Kararlı olduğumu görmesini istiyordum.

        "Bu kadar çabuk karar vermeni beklemiyordum.Hakanla paylaştığınız tek şeyin kan olmadığına  dair şüphelerim vardı.Karakter benzerliği falan.Yada karaktersizlik benzerliğimi demeliydim?"Cümlenin sonuna doğru sesindeki alaycılığı hissetmiştim.ama gözleri hala sertti.Bundan taviz vermiyordu.

        "Benden istediklerini yaptığım zaman o adam yaptıklarının karşılığını ödeyecekmi?"Artık ona yüksek sesle baba diyebileceğimi sanmıyordum.

        "Eğer söylediklerimi yerine getirirsen onun yıkılışını birlikte izleriz.Ama bu büyük bir oyun olacak Toprak.Bundan dönemezsin.İzin vermem.Şimdiden kendini hazırla.Sınırlarını aş.Senden isteyebileceğim şeyle senin gibi bir çocuğun hayal edemyeceği şeyler ve ben sana acımayacağım."Ne demek istediğini anlamıyordum.On sekiz yaşındaki birisinin hayal edemeyeceği şeyler...Bir kaç saat önce bana bir vahşeti kanıtlamıştı.Babamın bir canavar olduğunu öğrenmiştim.Daha neyden bahsediyordu?!Zaten on sekiz yaşındaki birisinin sınırlarını çoktan aşmıştım.

        "Ne demek istiyorsun?Açık konuş."Sesim konuşmanın başındaki kadar soğuk çıkıyordu.

        "Senden hem ruhunu hemde bedenini kullanmanı isteyeceğim Toprak.Her söyldiğimi yapacaksın.Bunu demek istiyorum."Sözlerini bitirince gözlerinin içine baktım.Bedenimi kullanmak...Bunu yönetebileceğimi düşündüm.

        "Sonunu görmek için herşeyi yaparım."Bundan o kadar emin olmayarak söylemiştim ama bunu sesime yansıtmadım.

        "Yani senden biriyle yatmanı istesem yatacaksın,öylemi?"Gözlerime dikkatle bakıyordu.Bu yüzden gözlerimin genişlediğini görmüş olmalı.Tabikide yatmayacaktım.Allah aşkına!Böyle bir cümleyi nasıl kurabilirdi.        

        "Bunun iki taraflı bir iş birliği olduğunu sanıyorum.Zorlaştırma."diye remen tükürerek konuştum.

        "Pekala.Sanırım şu aşamada o boyutta bir şey istemem.Ama senin iin bir problem olacağını sanmıyorum."Bir an sözcüklerindeki nefretle boğulacağımı düşündüm.Biraz önce benim bir sürtük olduğumu ima etmişti.Birden ona bunun için bağırmak istedim.Üstüne çıkıp onu tokatlamak ve yüzündeki etleri tırnaklarımla kazımak.Ama sonra beni kaçıran birinin benim hakımdaki düşüncelerini neden umursamam gerketiği aklıma geldi.Gelmeseydide korkudan parmağımı oynatabileceğimi sanmıyordum.Elim ona ulaşmadan kırardı yüksek ihtimal.Yenilmez gözüküyorduçKorkunç bir şekilde yenilmez.Birden aklıma glen soruyla kaşlarım çatıldı.Bu buraya oturduğumdan beri ilk mimiğimdi.

        "Peki sen neden intikam almaya çalışıyorsun?Annemin akrabası falan mısın?"Sorduğum sorudan sonra aklıma gelen ilk ihtimali sıraladım.Birden gözünden bir nefret belirdi.Birden bana doğru eğildi.

        "Hayır çocuk.Babanın bütün bu iğrençlikleri sadece senin annenemi yaptı sanıyorsın!O kadar şanslı olmayan bütün çalışanlarınız bundan nasibini aldı.Senin baban yok edilmesi gereken bir virüs gibi.Onu geberteceğim.Herşeyin kaybettikten sonra onu kendi ellerimle öldüreceğim."Söyledikleri sözlerden sonra ağzım şokla aralandı.Ne yani onun annesinedemi yapmıştı.Bu kadarmı iğrençti?Kurduğunu sandığım gözlerim tekrar yaşla doldu.Sonra aklıma gelen düşünceyle yüzümü hızla ona çevirdim.

        "Ne yani sen benim kardeşim misin?"Sözler ağzımdan döküldükten sonra sert eli kolumu kavradı.Koparacak gibi sıkıyordu.

        "Hayır.Benim senin aksine o iğrenç adamla hiç bir bağım yok.Benim seninkinin aksine mutlu bir hayatım vardı.İyi bir babam ve annem.Sonra bil bakalım ne oldu?Annem babanın yaptıkları yüzünden kendini öldürdü.Ertesi günde babam gözlerimin önünde kendini vurdu.Hepsi senin iğrenç baban yüzünden.Bunun hesabını verecek.Onu kendi ellerimle öldüreceğim.Bunu bildiği halde susan herkezle birlikte."Birden sertçe kolumu bıraktı ve sinirle dış kapıya doğru yürüdü.

        "Dışarı çıkma.Ya da çık.Belki ölürsün.Dünya bir pislikten kutulur."dedi ve kapıyı çarparak gitti.Beni gerçeklerin altında ezerek gitti...

TOPRAK.Where stories live. Discover now