Bölüm 1 "Menajerlerimin Sorunu Ne?"

1.2K 46 7
                                    

"Bütün hazırlıklar tamam mı?"

Güneş gözlüğünü hafifce aşağı indirip tek kaşını kaldırarak sorduğu soruyla menajer hafifçe titredi. Bu hem korkudan hem de hayranlıktandı.

"Evet Can Bey, her şey emrettiğiniz gibi."

"Umarım... Umarım bu sefer de bir sorun çıkmaz Yeliz yoksa... Olacaklardan ben sorumlu değilim."

Can Yüksel... Yakışıklı, popüler yükselişi önlenemez bir rock grubunun en gözde üyesi, solistiydi. Ünü Türkiye sınırlarını aşmak üzereydi ve o bunu gerçekleştirmek için elinden geleni ardına koymayacaktı. Genç kızların gözdesiydi. Asla ciddi bir ilişki yaşamıyor, her gece o bar senin bu bar benim gününü gün ediyordu. Ama ne içki ne sigara kullanmazdı. Bu umursamaz rockçı görüntüsünün altında hırslı ve başarıya aç bir adam yatıyordu. Önüne hiçbir şeyin geçmesine izin vermeyecekti. Ne alkol, sigara gibi kötü alışkanlıkların ne de bu beceriksiz menajerin.

Yeliz aslında uzun bile dayanmıştı. Ondan öncekiler en fazla 3,4 ayda işi bırakıyorlar ya da kovuluyorlardı. Bu tabii ki işlerini de kötü etkiliyordu ve Can buna gerçekten sinir oluyordu. Yeliz bir rekor kırmış ve tam 7 aydır kovulmamayı başarmıştı. Ama işte hiçbir işi rast gitmiyordu. Hep bir şeyleri unutuyor, raporlarda hata oluyor, biletler yanlis uçağa alınıyor, konserler sekteye uğruyordu. Can Yeliz'e karşı olan sabrının da sonundaydı. Tek bir yanlış diyordu, tek bir yanlış daha yaparsa kovarım. Allah aşkına nesi vardi bu menajerlerin? Onunla sorunları neydi?

Yeliz yaninda telaşla yürüyerek son kontrolleri de yapıyordu. Uçağa yetişmeye çalışıyorlardı. Evet Türkiye çapında ünleri su götürmez bir gerçekti ama Can artık dünyaya açılmak istiyordu. Bu yüzden Almanya'da bir konser turnesi yapacaklardı. Can yanında kulaklıklarıyla aheste aheste yürüyen bateristleri Alican'a döndü . Eliyle kulaklarını çıkar işareti yaptı.

"Alican lütfen bana bu sefer hiçbir şeyi unutmadım de."

Alican yüzüne şok olmuş bir ifade geçirdi .

"Ben... Galiba unuttum!"

Can burnundan soluyordu. Bir anda yürümeyi bıraktı ve bağırmaya başladı. O bağırdıkça Yeliz'in eli kolu birbirine dolanıyordu. Bas gitaristleri Hakan olayları onaylamaz bir yüz ifadesiyle izliyordu.

"Ne unuttun yine Allahin cezası! Bıktım artık senden! Sürekli menajeri değiştirmek yerine bateristi değiştirmem lazım benim!"

O sırada Alican karnını tutarak kahkaha atmaya başladı. Hakan da onun kafasına çok da sert olmayan bir şaplak geçirip Can'a döndü:

"Her seferinde yiyorsun şu adamın şakalarını. Yürüyün hadi geç kaldık zaten."

Can homurdanarak yürümeye devam etti.

"Ne var? Yarısında şakaysa yarısında da gerçekten unutuyor bir şeylerini bu gerizekali..."

Alican gülmekten gözünden gelen yaşları sildi ve Can'ın taklidini yapmaya başladı.

O sırada hiçbiri telaşla çantasında "olmayan" bir şeyi belki onuncuya arayan Yeliz'in telaşını fark etmedi. Sonunda zorlukla duyulan bir sesle Yeliz fısıldadı.

"Şey ben..."

Hakan fark edip Can'ın koluna dokunup onu durdurdu.

"Ne oldu Yeliz?"

Sakince sormuştu Hakan ama Can patlamaya hazır bir bomba gibi ufacık bir kıvılcım bekliyordu.

"Yine ne oldu Yeliz!"

Hırlamaya benzer bir sesle Can'ın sorduğu soru karşısında göz yaşlarını tutamamıştı Yeliz.

"Ben... Ben... Buraya koyduğuma emindim... Yemin ederim... Kontrol etmiştim... Ben..."

"Bundan oncekiler gibi mi Yeliz?! Ne var yine ne!!"

"Ben... Pasaportum yok... Yani az önce uçak biletlerini ayırtırken yanımdaydı ama şu an yok... Ben..."

"Yeliz, çantanda bize ait ne varsa çıkar."

Can dondurucu bir sesle söylemişti bunu. Hakan onun eline dokundu.

"Can biraz sakin ol. Turne öncesi kovamayız onu."

Hakan her zaman arayı bulan, sakin taraftı. Alican ise, asla gelemezdi böyle gerginliklere. Kulaklığını kafasına geçirmiş olayın sonuçlanmasını bekliyordu bile.

"Çıkar dedim Yeliz!!"

Yeliz korkudan çantasını yere düşürdü. Sonra da ağlamaya devam ederken yerden aldı ve içinden gruba ait olan şeyleri çıkartıp Can'ın eline tutuşturmaya başladı.

"Alın! Alın zaten mecbur olmasam ben de bayılmıyordum size! Alın da lanet olası işinizi başınıza çalın!"

Bir bir eline geçenleri Can'a veriyordu sertçe. Can biraz şaşırmıştı ama bozuntuya vermiyordu. Yeliz'in uzattıklarını tek başına tutamamaya başlayınca elindelikeri Hakan'ın eline tutuşturdu. Yeliz ağlayarak devam etti.

"Benden sonra gelen kişiye kan kusturun artık benden bu kadar!"

Gözlerindeki yaşları silip arkasına bakmadan sinirle yürümeye başladı.

"Sen istifa etmedin bir kere ben kovdum seni!"

Can arkasından sinirle bağırırken Hakan araya girdi.

"Iyi bok yedin. Hadi yürüyün geç kaldık zaten."

Alican da omuzlarını silkip yürümeye başladı. Can'ın eline tutuşturmaya çalıştığı eşyalardan kaçarak yürümeye devam etti.

Bir sonraki menajerleri ne kadar dayanabilecekti acaba... Ya da onlar menajerlerine ne kadar dayanacaklardı?

Bölüm Sonu

Menajerimin Sorunu Ne?Where stories live. Discover now