Bölüm 9 "Anılar"

409 22 5
                                    

Ertesi sabah herkes geç saatlerde uyanmıştı. Alican kapımı çalıp kahvaltı edip etmeyeceğimi sormuştu. Ama hiçbirini göresim yoktu şu an. Başımın ağrıdığını söyleyip dışarı çıkmadım.
Saat öğleden sonra 3 olduğunda nihayet yataktan çıkıp bir şeyler atıştırmak için mutfağa gittim. Ortalıkta kimse yoktu. Dışarda olduklarını düşündüm ve bir şeyler atıştırdıktan sonra duşa girdim. Başım gerçekten çatlıyordu. Uzun uzun duş aldıktan sonra biraz rahatlamış bir şekilde havluma sarınıp odama doğru yürüdüm.
O sırada salondan bir ses duyunca başımı çevirip baktım ve olduğum yerde kaldım. Can bana yan dönmüş kulağında kulaklıkları camdan dışarı bakıyordu. Benim orada olduğumu fark etmemişti belli ki. Kendimi tutamayıp onu seyrettim bir süre. Uzun, kıvrık kirpiklerine baktım uzun uzun. Hafif uzamış dalgalı saçlarına, dolgun dudaklarına, şekilli burnuna baktım. Dışarıyı izliyordu ama sanki aklı başka yerde gibiydi. Keşke ne düşündüğünü bilebilsem diye geçirdim içimden. Sonra kendime bu düşüncelerim için kızdım. Duştan çıktığım ve hala ıslak olduğum için bir ürperti geçti içimden. Yeniden odama doğru hareketleniyordum ki tam karşıda odasının önünde dikilip bana bakan Hakan'ı fark ettim. Bir an korku kapladı içimi. Can'a olan bakışlarımı görmüş müydü? Yüzüne birkaç saniye baktım. O da gözlerini bile kırpmadan beni izliyordu. Sonra havluyla durduğumu hatırladım ve hızlı adımlarla odama girip kapımı kapattım.
Biraz kitap okumaya karar verip kitabı okurken uyuyakalmıştım. Uyandığımda saat çoktan akşam 9 olmuştu. Midem kazındığı için kitabı kenara bırakıp mutfağa geçtim. Kendime bir tost hazırladım ve yemeği bu saate bıraktığım için kendime kızdım. Tam masaya oturmuş tostumu yiyordum ki Hakan çıktı odasından ve mutfağa geçip kendine su doldurdu. Bardağını alıp masada karşıma oturdu. Hiçbir şey söylememesi sinirimi bozuyordu. Sanki beni germeye çalışıyordu. 'Ne işler karıştırdığını biliyorum' der gibi doğrudan yüzüme bakıyordu. Ne işler karıştırdığımı bilmesine imkan yoktu. Zaten bilseydi karşımda sakince suyunu içemezdi. Beni kolumdan tuttuğu gibi kapı dışarı ederdi.
Bu menajerlik olayından önce onu en son lise sonda o malum günün sabahında görmüştüm. O zamandan bu zamana bir hayli değişmişti o da benim gibi. Bal rengi gözleri, bana hep şefkatle bakardı o zamanlar. Benim dostum, destekçimdi. Her ağladığımda sığındığım limandı. Can'a olan aşkımı bilen tek insandı. Düşüncelerim beni 8 sene öncesine götürdü.

...

"Biliyorum Hakan. Onun benim farkımda olmadığını da hiçbir zaman farkıma varmayacağını da biliyorum. Yeter artık azarlayıp durma."

Elimi avcuna alıp okşamaya başladı. Dolan gözlerimi görünce beni göğsüne çekip saçlarımı okşamaya başladı.

"Özür dilerim seni üzmek istememiştim. Sadece... Seni korumaya çalışıyorum."

Ona kızmaya hakkım olmadığını, doğruları söylediğini biliyordum. Sadece... Bir umuttu insanı yaşatan işte. Umuduma da karışamazlardı ya. Kendimi geriye çektim ve gözlerimi sildim. Hakan huzursuzca kıpırdandı.

"Benim şimdi gitmem lazım ama yarın seni bu halde görmek istemiyorum Ayşe. Unut artık o adamı. Hem artık... Onu daha fazla görmek zorunda kalacaksın. Alışmaya çalış."

Ah evet. Can artık ablamla birlikteydi. Bu da bu eve sık sık girip çıkacak demekti. Yine kalbimin ağrıdığını hissettim. Sadece başımı sallamakla yetindim. Hakan bu halimi görmeye dayanamıyormuş gibi içini çekti ve kapıyı usulca kapatıp çıktı.

...

Onu son kez dostum olarak gördüğüm o an aklıma gelince gözlerimin dolmasına engel olamadım. Zaten bu işe kalkışmamın sebebi de o değil miydi? Ben bütün olanları içime gömmüş her şeyi unutmuştum. Ta ki o haberi görene kadar. O. Benim dostum olduğunu düşündüğüm adam. Beni öldüren adamla bir grup kurmuş onunla dost olmuştu. Evet, benimle arkadaş olmadan önce de arkadaştı onunla ama bana yaptıklarından sonra bir daha yüzüne bakmaz sanmıştım. Ben de haklı değildim, kaçmıştım ondan, herkesten. Bana onu hatırlatan her şeyden. Aramıza okyanuslar, kıtalar sokarsam unuturum sanmıştım. Hayatıma başka adamlar da almıştım ama kalbim yaralıydı. Biliyordum. O adamın açtığı yaralar, o akşam yaşananlar... Asla unutamayacaktım. Zaten ölmemiş miydim ben o akşam? Yalan değildi. Karşısına çıkamazdım Hakan'ın tüm olanlardan sonra. Ben burdayım diyemezdim. Ama onun da karşıma bu şekilde çıkmasını beklememiştim. Beni herkes kırardı, herkes üzerdi ama o yapmazdı. Beynimden vurulmuşa dönmüştüm o fotoğrafta onları omuz omuza görünce. Onu nasıl affederdi? Benim katilimi nasıl yanında tutardı? Düşündükçe sinirlerim tepeme çıktı. Düşündükçe sinirlendim. Ani bir hareketle yerimden kalktım ve yarısı yenmiş tostumu çöpe attım. Aniden değişen ruh halime şaşırmış beni anlamaya çalışır gibi hareketlerimi izliyordu.
Sessiz savaşımıza devam edip hiçbir şey demeden odama yöneldim. Ama o kadar sinirliydim ki odamda nefes alamayacağıma karar verdim ve son anda bahçeye yöneldim. Boydan boya cam olan kapıyı aralayıp bahçeye adım attım.

"Üşüyeceksin kadın üstüne bir şey alsana" dedi sessiz savaşımızı sonlandırırken.

"Bana kadın demeyi ne zaman bırakacaksın?"

"Sana belki tuhaf gelecek ama bana birini hatırlatıyorsun." Dedi birden damdan düşer gibi. Şaşkınca yüzüne baktım. Yoksa?

"Kim? Kimi?" diyebildim sessizce.

"Çok sevdiğim birini. Yanlış anlama senden pek hazettiğim söylenemez ama onu çok severdim. Bazen karşımda o varmış gibi oluyorum sana bakarken..."

bunları söylerken yüzüme bakmıyordu. Acı çekiyor gibi bir hali vardı. Şaşırmıştım. Ama şu an şaşırma sırası değildi. Aklından bu düşünceleri atmalıydı.

"İnsan insana benzer." dedim geçiştirerek.

"Hayır yanlış anlama yüzün ona benzemiyor. Aslında huyların da ona hiç benzemiyor. O, o senden çok farklı biriydi. Sadece... Bir an geliyor sanki karşımda o varmış gibi hissediyorum. Bir bakışın, bir gülüşün, bir cümlen, bazı alışkanlıkların..."

daha fazla bu düşünceye tutunmasına izin veremezdim. Bir şeyleri anlarsa ben biterdim.

"Bana asılmaya mı çalışıyorsun?" dedim kızgın görünmeye çalışarak. Kaşlarını çattı anında.

"Ne alaka kadın ben onu mu diyorum?"

"Ne diyorsun o zaman?" diye diklendim.

"Aman boşver sana anlatanda kabahat zaten" deyip arkasını döndü ve odasına gitti.

Anlaşılan o ki hal ve hareketlerime dikkat etmeliydim. Dış görünüşüm bambaşka biri olsa da ben hala bendim ve bunu kimse anlamamalıydı. Hiçkimse.

Bölüm Sonu

Menajerimin Sorunu Ne?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin