Bölüm 7 "Dönme Dolap Dönme Be!"

432 25 4
                                    

Ben ne kadar ısrar etsem de 4 gün boyunca stüdyoya onlarla beraber gitmeme izin vermemişlerdi. Buna en büyük neden Alican'ın vicdanı ve Hakan'ın benim yüzümü görmeye dayanamamasıydı. Bu tavırları yüzünden bir numaralı düşmanım yavaş yavaş Can olmaktan çıkıyordu.

Ben de evde boş boş oturmaktansa yemek yapıyordum, kek yapıyordum, kurabiye yapıyordum. Makbule Hanım temizliğe geldiğinde şaşırmış ve yemek yapmama gerek olmadığını söylemişti ama ona böyle stres attığımı söyleyince sesini çıkarmamıştı. Hatta evde kaldığım için konuşma fırsatı bulmuştuk ve ketumluğu yavaş yavaş azalmıştı.
Alican ise benim yemek yapma işime en çok sevinen isimdi. Her yaptığımı sevinerek küçük bir çocuk gibi yiyor ve methiyeler düzüyordu. Alican'a git gide kanım ısınıyordu. Bunun benim için iyi olmadığını biliyordum ama ona kanımın ısınmasına da karşı koyamıyordum. Sanki küçük kardeşim gibiydi. Benden 2 yaş küçüktü. Ben 26 yaşındaydım. Can da benimle aynı yaştaydı. Hakan ise 28 yaşındaydı. Alican evin en küçüğü olduğu için resmen şımarıyordu.
Ben ise şeytani planlarıma bir süre ara vermiştim.
Limonlu keki fırından çıkarmış dilimliyordum ki çocuklar eve geldiler.
Alican sevinçle önümdeki keke bakıp el çırptı.

"Oley bu seferki neli?"

Can da onaylamaz bir şekilde Alican'a çıkıştı.

"Alican formumuzu korumamız lazım haftaya klip çekimi var biliyorsun yediklerine dikkat et biraz."

Dünyanın en saçma şeyini söylemiş gibi yüzüne baktım. Anlaşılan Hakan da benimle aynı hisleri paylaşıyordu,

"Can abartma çocuk zaten bir deri bir kemik. Sen onun ne zaman kilo aldığını gördün?"

Can yorgunlukla kendini koltuğa bırakıp ayaklarını uzattı.
Ben de lafa girdim.

"Ben artık işime dönmek istiyorum."

Can omzunun arkasından bana bakıp

"Bence de artık işinizin başına dönün" dedi.

Sanki bir işimi aksatıyormuşum gibi. Boşuna nefret etmiyorum bu hıyardan. Zaten bütün gün evde olduğum için evden çalışıyordum ben. Sadece stüdyoya gitmiyordum o kadar.

"Emin misin? Canın yanmıyor mu artık?"

Sinirimi Hakan'dan çıkarırcasına cırlayarak "İyiyim Hakan Bey. Rica. Ediyorum. Senli. Benli. Konuşmayın" dediğimde omuzlarını silkti.

Hastaneden döndüğümüzden beri kaç kere uyarsam da benimle senli benli konuşuyordu. Ben sinir oluyordum o da bundan keyif alıyordu. Pislik. Can ise hala saygılıydı. Ama o hıyarın her hareketi bana batıyordu.

"Hakan haklı Sezen emin misin?" Alican'ın endişeli gözlerine bakıp gülümsedim.

"İyiyim Alican bir şeyim kalmadı artık. Sıkılıyorum evde."

"Çifte standart var bu evde" dedi Hakan.

Ona gebertirim seni der gibi bakıyordum. Bir türlü yıldızımız barışmıyor sürekli birbirimize giriyorduk. Beni sürekli sinir ediyordu.
Sen bekle Hakan Bey ben sana ne yapacağımı biliyorum.
Aslı'yla hain planlarımı paylaşmıştım bile. Yeni klip lunaparkta çekilecekti. Ve Hakan'ın yükseklik korkusu vardı. Ancak yönetmenin bundan haberi yoktu nihaha. Ne yapıp edecek onu dönme dolaba bindirecektim. Ve o dönme dolaba onunla binip korkusuyla dalga geçecekim.

Klip çekimi gelip çattığında yönetmen çocuklara çekimleri kaba taslak anlatıyordu. Hakan dönme dolabın sözünü duyunca ben binmem deyip işin içinden çıktı.

"Aa ne oldu korktunuz mu Hakan Bey?"

"Ne korkacağım ya. Ne gerek var binmeyeceğim işte."

"Ayy korkmuşsunuz gerçekten. Sizinle beraber binip elinizi tutmamı ister misiniz?"

Bana beni öldürecek gibi bakınca alaycı bakışlarım bir an kayboldu. Hemen kendimi toparlayıp üstüne gitmeye devam ettim.

"Hadi ama Hakan Bey çocuklar bile biniyor buna korkuyor musunuz gerçekten?"

Can araya girip "Hakan'ın yükseklik korkusu var Sezen Hanım ısrar etmeyelim daha fazla" deyince Hakan ona sinirle baktı.

"Korkmuyorum ben!" dedi burnundan soluyarak.

"E o zaman bir sorun yok değil mi? Söz ben de bineceğim sizinle."

"Aman ne güzel. Sinirden yüksekliği fark etmem bu sayede" deyip sinirle gitti.

Bugün yapılacak çekimlerin sonuna gelmiştik artık ve hava kararmaya başlamıştı. Sonunda sıra dönme dolap çekimlerine gelmişti. Dönme dolabın içindeki çekimler hava katması açısından küçük kameralarla yapılacaktı. Sanki iki sevgili binmiş de birbirini çekiyormuş gibi olacaktı. Ben hemen atılıp Hakan'ı çekmeye gönüllü oldum.
Sonunda bindik ve sırıta sırıta gerilen yüzünü çekmeye başladım. Yükseldikçe beti benzi atıyordu.

"Çok keyif alıyorsun bakıyorum da gizemli sevgilim?" deyip geçen gün hakkımızda çıkan haberlere atıfta bulundu.
Hastanede çekilen birkaç fotoğrafla Hakan'ın gizemli sevgilisinin hayranlarını kıskandığıyla ilgili bir haberdi. Üzerimde kapüşonlu olduğu için menajeri gibi de durmuyordum.

"Tabii ki. Canım(!) sevgilimle dönme dolaba biniyorum neden keyif almayayım?" diye misilleme yaparak sordum.

Ben onun karşısına oturmuştum.

"Ama siz böyle korkarsanız bu görüntüleri klipte kullanamayız ki? Aşıkmış da sevgilinizle eğleniyormuşsunuz gibi çekmem lazım" deyip yalandan dudağımı büzdüm.

Gözleri kısa bir an dudaklarımda takılı kaldıktan sonra gülümsemeye çalıştı.
Dönme dolap yukarı çıkınca rüzgardan sallanmaya başlayınca Hakan eliyle dizimi sıkmaya başladı.

"Dönme dolap dönme be!" diye söylendi. Gerçekten korkuyordu.

"Tamam korkmayın ben burdayım."

Sakinleştirici bir sesle söyledim bunları ve dizimdeki elini hafifçe okşadım.
Bir an gözleri gözlerimi buldu ve minnettar bir şekilde bana gülümsedi. Herhalde şimdiye kadar çektiğim en işe yarar görüntü de buydu.
Dönme dolaptan inince Hakan'ın dizleri titriyordu. Ona destek olurcasına koluna girdim.

"Hayırdır insafa mı geldin?" deyip bana gülmeye çalıştı.

"Bu halde bile benimle uğraşıyorsun."

Bir anda yüzü ciddileşti ve bakışlarını yüzüme dikti.

"Ne dedin sen?"

Kötü bir şey mi söyledim? Ne dedim? Ne dedim ki?

"Ne dedim?" diye ürkekçe sordum.

"Benimle senli benli konuştun sen değil mi?"

Korkusunu unutmuş hınzırca sırıtıyordu.

"Hayır ya ben bir an siz öyle korkunca..."

"Aa ben anlamam artık bir kere konuştun. Artık istediğin kadar bey de. Kabul etmeyeceğim." deyip sırıttı. Sinirle kolunu ittim.

"Beysiniz işte Hakan Beysiniz." deyip söylendim.

Kahkaha atıp 'tabii tabii' der gibi kafasını salladı. O sırada Can bize gözlerini dikmiş endişeyle ve sinirle bakıyordu. Onu fark edince Hakan'dan uzaklaşıp yönetmenin yanına gittim.

Bölüm Sonu

Menajerimin Sorunu Ne?Where stories live. Discover now