Bölüm 15 "Nasıl İstediysen Öyle İşte"

403 25 1
                                    

Saat 17:30 olduğunda güçlükle oturduğum yerden kalkıp hazırlanmaya başladım. Can 18:30'da beni almaya gelecekti ve benim evimden restorana beraber gidecektik.
Şöyle bir kıyafetlerime baktım. İş yemeği olmadığını söylemişti yani resmi giyinmeme gerek yoktu. Yine de fazla arkadaş gibi görünmemek açısından resmi bir şeyler mi giyseydim? Elimi kıyafetlerin arasında şöyle bir dolaştırıp fildişi rengindeki bir elbisede karar kıldım. Elbise sıfır kol ve kare yakalıydı. Tek dekoltesi de yakasındaydı. Etek boyu dizimin biraz üstünde bittiği için bunun uygun olacağına karar verdim. Ne çok süslü ne çok resmi. Sadece sadeydi. Makyajımı da çok abartmadan tamamlayıp kolyemi taktığım sırada kapı çaldı. Can biraz erken gelmişti. Kapıyı açtım. Gömlek mi giymişti o? Niye bu kadar özenmişti ki?

"Erken geldin biraz. Hemen mi çıkalım içeri geçer misin?"

Beni şöyle bir süzdükten sonra gülümseyerek cevap verdi.

"Beklemeye dayanamadım."

Niye sırıttığına anlam veremeyerek kapıdan elimi çektim.

"Bekle biraz üstüme bir şeyler alıp geliyorum." Deyip içeri gittim.
Niyeyse içimde bir sıkıntı vardı.
Arabada giderken Can durup durup gözünün ucuyla bana baktı. Fark ediyordum ama inatla camdan dışarı bakmaya devam ettim. Restorana geldiğimizde elini belime koyup bana yön vermeye çalıştı. Başta kaskatı kesilip donsam da bozuntuya vermeden masaya doğru ilerledim. Siparişlerimizi verdiğimizde Can oldukça heyecanlı görünüyordu. Sonunda dayanamayıp sordum.

"Ee nedir bu yemeğin sebebi?"

Yüzüme uzun uzun bakıp derin bir nefes aldı. Gittikçe geriliyordum.

"Benim sana söylemem gereken bir şey var."
Dediğinde sabırsızca üsteledim.

"Onu anladım zaten. Nedir?"

Önce bir yutkundu sonra da bir nefeste söyledi.

"Ben senden hoşlanıyorum!"

Onun suratına bakıp bir şey diyemezken yemekler geldi. Bir garsona bir Can'a bir de yemeğime baktım. Sonra tekrar Can'a baktım. Ve ağzımdan sadece tek bir kelime çıktı.

"Ne?"

Heyecanla konuşmaya başladı.

"Evet biliyorum senin için ani oldu ama ben bir süredir düşünüyorum bunu. Fark etmişsindir uzun zamandır hayatımda biri yok. Zaten önce de kısa süreli kaçamaklarım olurdu sadece ama seni tanıdıktan sonra değiştim. Böyle şeylere ayıracak vaktim olmadığını düşünürdüm ama senin iş disiplinini biliyorum. Düzenlisin, çalışkansın, akıllısın. Tuttuğunu koparıyorsun. Üstelik beni anlıyorsun."

Dayanamayıp sözünü kestiğimde önce bir şaşırdı.

"Dur bir dakika Can. Ne zamandır devam ediyor bu? Ya da dur bunun bir önemi yok. Bizim aramızda bir şey olamaz."

Kestirip atmam onu çok şaşırtmış olmalı ki bir süre sessiz kaldı.

"Profesyonel ilişkimize bir zararı olmayacak seni temin ederim."

Gülerek cevapladım "profesyonel ilişkimiz inan umurumda bile değil. Biz" parmağımla bir onu bir de kendimi işaret ettim " biz ikimizden hiçbir şey olmaz. Olması mümkün değil."

Şaşkınlıkla açılan ağzını kapattıktan sonra kırgın bir sesle sordu:

"Neden peki? Başkası mı var?"

Tabii ya başka ne sebebi olabilirdi ki? Muhteşem Can Bey'i reddetmek için başka bir erkekten başka ne sebebim olabilirdi. Sinirden iyice sesimi incelterek cırlayacaktım ki aklımdan Can'ın bana olan ilgisini ona karşı kullanabileceğim geçti. Ama onunla öyle bir şey olması düşüncesi anında midemi bulandırdığı için bu fikirden hemen vazgeçtim.

Menajerimin Sorunu Ne?Where stories live. Discover now