Bölüm 29 "Gerçekler"

335 20 1
                                    

-10 ay önce-
Haziran Ayı

Can elindeki kadehi havaya kaldırıp boğazını temizledi.

"Ben buradaki herkese teşekkür etmek istiyorum. Sevgili prodüktörümüz Cem, her işimize koşturan Kemal Abi, tabii ki sevgili menajerimiz Sezen,"

Bana göz kırpınca gülümsedim.

"Her şeyi mahvetmeme büyüklüğünü gösterdiği için tabii ki Alican'a da bir teşekkür borçluyum."

Alican kinayeye hiç aldırmadan otuz iki diş sırıttı.

"Ve son olarak Hakan... Kardeşim. Bunca yıldır yanımda olduğun, şarkılarına ses vermeme izin verdiğin için, her zaman mantıklı taraf olduğun için teşekkür ederim."

Yanımda oturan Hakan'a bakınca çaktırmadan gözleri dolmasın diye burnunu sıktığını görüp gülümsedim. Çocuk gibilerdi gerçekten de. Elimi elininin üstüne koyup yavaşça okşadım.

"Teşekkür faslı bittiğine göre, şimdi çıldırma zamanı!"

Can'ın konuşması bitince gerçekten de herkes çıldırmış gibi içmeye başladı. Mekanı kapattığımız için sadece bizimkiler vardı. Aylardır neredeyse her gün birbirimizi görüyorduk. İçtik, dans ettik, eğlendik. En son halay çekiyorlardı ki pistten ayrılıp biraz hava almak için balkona çıktım. Can da oradaydı.

"Biliyor musun Sezen, sanki seni çok önceden tanıyormuşum gibi hissediyorum. Sen bize, Hakan'a çok iyi geldin. Sen olmasan bu kadar mutlu olamazdı."

Söylediklerine sevinmem gerekiyordu. Evet mutlu olmalıydım. Ama son birkaç günümü verdiğim karardan caymamak adına kıvranarak geçirdiğim için bugün de içim bir buruktu.

"Asıl ben sana teşekkür ederim. Ben yokken de ona sahip çıktığın için. Umarım bundan sonra da öyle yaparsın..."

"Neden öyle dedin ki? Sanki bir yere gidecek gibi? Adamı senden iki dakika ayıramıyoruz ki biz sahip çıkalım."

O kahkaha atınca ben de gülümsedim.

"Sahi senin son günlerde niye keyfin yok pek? Bir şey mi oldu?"

"Hiç bir şeyi hiç yapmak istemediğin halde yapmak zorunda kaldın mı?"

"Yani hayat öyle bir şey değil mi zaten? Her şeyi severek yapmıyoruz sonuçta."

"Doğru olan şeyi yapmak, canını yaksa da yapmak zorundasın değil mi?"

Aslında soru sormuyordum. O da bunu fark etti.

"Bana her şeyi anlatabilirsin, biliyorsun değil mi?"

Anlatamazdım ama kafamı sallamakla yetindim. Can'la aramız iyiydi ama hala ona olan duvarlarımı aşmış sayılmazdım. Hala fiziksel temastan kaçınıyordum. Yaşadıklarımı affetmiştim kendi içimde ama unutmamıştım.

Ona doğru iki adım atıp kollarımı boynuna sardım. Başta biraz şaşırdı ama sonra o da kollarını bana sarıp sırtımı okşadı.

Bir sene öncesine kadar biri bana Can'ın omzunda ağlayacaksın dese hayatta inanmazdım. Ama hayat insanı böyle şaşırtıyordu işte.

Menajerimin Sorunu Ne?Where stories live. Discover now