Bölüm 21 "Şiirbaz"

369 23 3
                                    

Kendi olarak, sana gelen
sana gereksinimi olmadan, seni isteyen
sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen
kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan
O, işte...
Oruç Aruoba

"Lilican nolur bir kerecik izin ver nolur nolur nolur!"

Ellerimi birleştirmiş Alican'a yalvarıyordum ama Alican nuh diyor peygamber demiyordu. Hakan ise koltuğuna kurulmuş bize bakıp sırıtıyordu.

"O çok sevdiğin limonlu kekimden yapacağım sana söz!"

"Söz mü?"

Alican'ın birden bana dönmesiyle dengemi kaybeder gibi olmuştum ama son anda toparlamıştım. Hakan sanki yetişebilecekmiş gibi bana doğru uzanmıştı tutmak için. Ona göz kırpıp ellerimi çırptım.

"Söz söz gel hadi!"

Alican'ın sırtını kendime döndürüp uzun kıvırcık saçlarını balık sırtı örmeye başladım. Tanıştığımız günden beri sürekli saçlarıyla oynuyordum. Lüle lüle çok güzel siyah saçları vardı. Kendi saçlarım pırasa gibi olduğundan oldum olası kıvırcık saçları sevmişimdir zaten.

"Gitti bütün karizmam bir kek uğruna ya."

Alican'ın söylenmesine kulak asmayıp büyük bir zevkle saçlarını örüp küçük lastik tokayla tutturdum. Çok güzel olmuştu işte!

"İyice barbie bebeğin olduk elinde ha!"

"Alican homurdanma artık bak çok güzel oldun. Değil mi Hakan?"

Hakan gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmış kafasını sallıyordu.

"Aman bozacının şahidi şıracı!"

Alican sinirle kalktı yanımdan.

"Senin evin yok mu ya? Gitsene sen evine."

Alican'a dil çıkarttım.

"Gitmiyorum işte ne var? Yarın keki yerken de böyle diyecek misin acaba?"

Bana gözlerini devirip odasına kaçtı. Arkasından bağırdım "O saçı yarına kadar bozmak yok bak!"

İçerden söylendiğini duyabiliyordum. Gayet keyfim yerinde koltuğa düzgünce oturduğumda Hakan'la odada baş başa kaldığımızı idrak ettim. Anında ellerimi nereye koyacağımı bilememiştim ve boğazım kurumuştu. Sırtımdan akan soğuk terlere aldırmadan Hakan'a kaçamak bakışlar attım. O ise gülümseyerek direkt bana bakıyordu. Ben gözlerimi kaçırınca bir kahkaha attı.

"Böyle utanacağına hayatta inanmazdım!"

Valla ben de inanmazdım Hakan Bey. Hepsi sizin suçunuz. Kalbimin içindeki küçük serçe yine pır pırdı.
Koltuğundan kalkıp yanıma oturdu. Gereğinden fazla yakındı ve bu benim kalbime zarardı. Tek elini saçlarıma uzatınca nefesimi tuttum. Eline aldığı bir tutam saçımla oynamaya başladı. Eline dolayıp geri çözüyordu. Sonra eli yüzüme dokunarak çeneme indi. Yüzümü yüzüne çevirdi. Sonra dudaklarıma dokundu. Bakışları da dudaklarıma odaklıydı. İstemsizce kesik bir nefes kaçtı dudaklarımdan. Gözleri gözlerimi bulunca zorla gülümsedim. Gözlerinde ne vardı? Uzun sayılabilecek bir süre gözlerime baktı.

Menajerimin Sorunu Ne?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin