Bölüm 11 "Hasta Bakıcı"

421 26 0
                                    

Başımı önüme eğmiş sınıfıma doğru yürüyordum. Yine herkes bana bakıyordu. Koridorda yürürken yanımdan geçen bir kız bana omzuyla çarptı.

"O kadar büyüksün ki sana çarpmadan yanından geçmek imkansız."

Bu sözüyle beraber yanındaki diğer iki kız kıkırdadı.
Başımı kaldırıp bir şey demedim. Konuşmaya başlasam ağlardım, biliyordum. Yürümeye devam edecektim ki kız devam etti,

"Bir de aynaya bile bakmadan bu halinle gidip Can'ı mı öptün? Seni öpünce kusmasına şaşmamak lazım" deyip kahkaha attı.

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı ve kızın yüzüne baktım.

"Sen, sen bunu nerden biliyorsun?" diye soruverdim şaşkınlıkla.

"Bilmeyen mi var? Ablanın sevgilisini zorla öpmeye de mi utanmıyorsun? Bu çirkinliğinle adamı bir de kusturmuşsun." deyip bana iğrenir gibi bakarak gitti.

Aklım karma karışık olmuştu. Aramızda geçenleri ben ve Can'dan başka kimse bilmiyordu. Yani Can mı söylemişti herkese? Can... Bunu yapar mıydı?
Yavaş adımlarla sınıfa girdim. Ben girince herkes bir anda sustu. Anladım ki sınıftakiler de öğrenmişti olup biteni. Her zamanki sırama geçtiğimde Ebru'nun daha gelmediğini sanmıştım ama iki arka sırada oturduğunu görünce anlamaya çalışarak yüzüne baktım.

"Ne sanıyordun? Ablasının sevgilisini ayartmaya çalışan biriyle arkadaş falan olamam ben." deyip gözlerini kaçırdı.

Ben mi yapmıştım bunu? Onu ilk seven ben değil miydim? Evet. Onu lise 1'den beri seviyordum. Kimseye söylememiştim belki ama Ebru biliyordu. En azından onun beni anlaması lazımdı. Sonunda gözümden akmaya çalışan yaşlara engel olamadım ve sessizce ağlayarak sırama oturdum.

"Iyy ağlarken de ne kadar çirkin. Aynı domuza benziyor." dedi Ömer.

Bunu duyunca hıçkırıklarıma engel olamadım ve tuvalete koştum. Yüzümü yıkayıp biraz kendime geldim ve derse geç kaldığım için hızlı hızlı yürümeye başladım. O sırada birine çarptım. Tam özür dileyecektim ki "Sen eniştesini ayartmaya çalışan kız değil misin?" deyip yüzüme baktı. Artık bu kadarı da fazlaydı.

"Evet oyum! Ne olacak!" diye bağırıp sınıfa girdim.

Ertesi gün benim o iki cümlem bütün okula orospu olduğumu kabul ettiğim ve bundan hiç utanmadığım şeklinde yayıldı. Sonraki gün karnımın ağrıdığını bahane edip okula gitmedim. Beni görmeye gelen Hakan'la da görüşmedim. Eminim ki o da öğrenmişti olayları. O da bana inanmayacaktı. O da suçlayacaktı beni. Kara kara ne yapacağımı düşünürken telofonuma bir mesaj geldi.
'Keşke ortadan kaybolsan da hepimiz kurtulsak' yazıyordu. Neyden kurtulacaktı? Can mıydı bunu yazan? Ortadan kaybolursam insanların dedikodularından kurtulurdu. Bunu mu istiyordu? Ben de istiyordum. Herkesten çok ben nefret ediyordum kendimden. Hem çirkindim hem şişmandım. Onu sevmeye hakkımın olmadığını, ablamla çıkmasa bile beni asla sevmeyeceğini biliyordum. Canım o kadar yandı ki ne yapacağımı bilemez halde ağlamaya başladım.

....

"Ben bunu giymem." dedi Alican elindeki çiçekli gömleğe iğrenir gibi bakarak.

"Lilican, canım, lütfen zorlama artık insanları. Giy şu elindekini de bir an önce devam edelim çekimlere" dedim burnumdan soluyarak. Alican inatla omzuna silkti.

"Giiiiymem. Hiç benim tarzım değil."

"Of Alican! Of! Tamam ne istiyorsan giy ama çabuk!" deyip stilistin yanına gittim.

Menajerimin Sorunu Ne?Where stories live. Discover now