𝒍𝒖𝒏𝒂𝒆 𝒍𝒖𝒎𝒆𝒏

1.5K 47 31
                                    

¹¹ˑ⁰⁹ˑ²¹
𝓵𝓸𝓸𝓴 𝓪𝓽 𝓽𝓱𝓮 𝔀𝓸𝓻𝓵𝓭 𝔀𝓮 𝓬𝓪𝓷 𝓶𝓪𝓴𝓮

𝓲𝓷𝓼𝓲𝓭𝓮 𝓸𝓾𝓻 𝓸𝔀𝓷 𝓱𝓸𝓶𝓮.

1.Bölüm|Günlük

(Yoongi)

Elimdeki kalemle aynı çizginin üzerinden bir kez daha geçtim ve son sayfaya şu kelimeleri karalamaya başladım.

'Hayat ne çok fazlasıdır, ne de çok azı... Her şey bir bütün içerisinde ve düzenlidir aynı olması gerektiği gibi...'
Aynı sevginin donmuş bir kalbi eritebileceği gibi...

Son kelimelerimi de özenle işledikten sonra defterimin kapağını kapatırken gülümsemeyi ihmal etmiyordum. Bu son benim hikayemin sonu değildi sadece kendisiydi ve şimdi de bir başkasının başlangıcı olacaktı. En azından öyle olmasını umuyordum.

"İnsanlar neden böyle saçma şeyler yapıyorlar anlamıyorum." Kulaklarıma dolan sinirli ses bir zamanlar ki beni hatırlatıyordu. Sevgisiz ve sadece kabuğuna sıkışmış bir ruhtan ibaret olan beni...

Bakışlarım çattığı kaşlarının ardından baktığı yere kayarken derin bir soluk aldım ve karşımdaki gencin bakışlarına aldırmadan parmaklarım pencerenin ahşap pervasıza kazınmış şekle kaydı.
İçi boş minik bir kalp... 'Doldurulmayı bekleyen bir kalp' diye düşünmeden edemedim.

"Belki de bir sevginin, değişimin başlangıcını temsil ediyordur." Yumuşak ses tonum onu yatıştırmaya yetmezken bakışlarını pervazdaki kazınmış şekilden ayırmıyordu. Bu yamuk ve oldukça özensiz gibi duran şekilden pek de hoşlanmadığı ortadaydı.

"Saçmalık! Şuna baksanıza burayı mahvetmişler." Kullandığı kelimeler dudaklarımda ufak bir tebessümün oluşmasına neden oldu. "Biliyor musun onu ilk gördüğümde ben de bu tepkiyi vermiştim." Söylediklerim tek bir ayrıntı dışında doğruydu. Ben bu şekil buraya kazınırken bizzat tanık olmuş ve engellememiş, belki de o zamanlar farkında olmasam da engellemek istememiştim. Sadece şaşkın bakışlar ve ufak itirazlarla izlemiştim.

"Aşka inanır mısın?" Aniden konuyu değiştirmem belli ki onu şaşırtmıştı. Sinirli bakışları boş bir ifadeye bürünürken yüzünü benimkine doğru çevirdi. O bir çift kahve kesinlikle hislerden uzaktaydı ve ben aradığım kişiyi bulduğumu hissederek gülümsedim.

"Sorumu değiştirmeme izin ver." Tek kelime etmeden dinlemeye devam etti, bense bakışlarımı ondan çekerek kabartmaya odaklandım. Yontulmuş ahşaptaki pürüz boyunca parmağımı ilerlettim. Bu iyi hissettiriyordu. Parmaklarım altındaki şekil sıradan bir kalpten farksız değildi ama aslında çok daha fazlasıydı.

Parmaklarım şeklin üzerindeki üçüncü turunu atarken dudaklarımı araladım. "Sevginin varlığına inanır mısın? Bir insanı mutlu eden o saf sevgiye..."

"Hayır!" Sesi keskindi ve değiştirilemez bir inancı vardı. Sustum ama bu fazla uzun sürmeden tekrar konuşmaya başladım. "Neden? Sevgisiz mi büyüdün yoksa sevgiye küsecek kadar çok mu kırıldın?" Lafımı esirgemezdim. Özellikle de birisinin hayatına dokunabileceksem.
Zamanında benim hayatıma dokunulduğu gibi...

"Bundan size ne?" Sesi bu sefer daha sertti ve bu konudan hoşlanmadığı kesindi. "Ben sevgisiz büyüdüm." Dedim bir anda, sonra sustum. Sustum ve söylediklerimle biraz olsun yumuşamaya başlayan yüz hatlarını incelemeye başladım. Hayatımı birilerine, özellikle de hiç tanımadığım birisine anlatmaktan hoşlanmazdım ama karşımdaki bu çocuk nedense buna değer gibi hissettiriyordu.

Lagom メ YoongiWo Geschichten leben. Entdecke jetzt