Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.
👸👸👸
Kapının çalınmasıyla yataktan fırladım. Az sersemleşmiş olsam da hemen kalkıp kapıyı açtım. "İrem?" Gülümseyip içeri girdikten sonra elindeki poşetlerle beraber mutfağa gitti.
"Günaydın mı kaldı sevgilim? Öğlen oldu." İrem'e bön bön baktım. Daha sonra elimi yanaklarından çektim. Tek kaşını kaldırıp baktığında ellerimi kaldırdım. Beni döndürüp mutfaktan attıktan sonra içeri girdim.
Salonu biraz inceledikten sonra hiç açmadım kutuyu açtım. Evet bu mallığı yaptım. Çünkü ben malım. İçinde bir sürü CD vardı. Birkaç tanede fotoğraf vardı. Kutuyu kucağıma alıp fotoğraflara baktım. Lunapark maceramız, ilkokula gidişim, ilk yüzme öğrenişim, doğum günüm...
Gözümden yaşlar teker teker düşerken CD'lerden bir tanesini aldım. Üstünde yazılana baktım. Doğum günümdü. CD'yi CD çalara koyduktan sonra kumandayla oynat tuşuna bastım.
Annemin tek şu kamerayı Tuna deyişini çok özlemiştim. Videoyu izlerken göz yaşlarım yanaklarımdan süzüldü. İrem'in içeri girmesiyle ona baktım. O da hem bana hem de videoya baktı. Daha sonra yanıma oturdu.
Çenesini omzuma koyduktan sonra eliyle saçımı oynamaya başladı. Ben de yüzümü eğip göz yaşlarımı sildim.
Doğum günümde babamdan yediğim pasta ile göz yaşlarım arasına kahkahalarımız karışmıştı. "Babam çok kurnazdı. Böyle doğum günümde iyimser davrandı. Sonra bir baktım pasta yüzüme gelmiş." Ağlamaklı olan sesimle gülümseyerek anlatmıştım.
İrem göz yaşlarımı sildikten sonra kafamı göğsüne yasladı. "Yalnız pastan güzelmiş." Hayır ya! Pastayı görmüştü. Aklını sikeyim Ulaş!
O zaman 9.sınıftaydım. İrem'in fotoğrafını bastırıp yanına da kendi resmimi koymuştu. Akrabalara ise çok yakın arkadaşım demiştim. Kendisi gelemedi diye yalan atmıştım.
Utançtan yerin dibine girerken İrem gülüyordu. "Gülme ya. Benim için çok güzeldi o pasta. Mesela resmini kesip tek kendim yemiştim," diyerek daha çok gülmesine sebep olmuştum.
CD'yi çıkardıktan sonra guruldayan karnımız ile mutfağa gittik. İrem fırındaki böreği çıkardıktan sonra kesmeye çalıştı. Tabii elini yanınca hemen suya soktum.
"Kızım görmüyor musun? Daha yeni fırından çıktı." Bir anlık sinirlenmiştim. Çünkü onun canı yanınca benim de canım yanıyordu.
Elini sudan çekip havluyla kuruttum sonra öptüm. "Sen öpünce geçti?" diyerek gülümsedi.
Ben de bıçağı alıp böreği kestim. Sıcak olduğu için yiyemedik. Biz de tek çare sandviç yaptık. Kolaları da koyduktan sonra afiyetle yedik. "Yalnız güzel olmuş," dediğimde ayağa kalktı.
"Yılın Aşçı Oscar ödülünün sahibi İrem Helvacıoğlu." Ellerini birleştirip havaya kaldırdı ve salladı. Ben de sandviçten bir ısırık alıp sırıttım.
"Yalnız Astepe olacak o," diyerek arsızca sırıttım. Kafama sertçe geçirdikten sonra oturdu. "Ula daha evlenmedik!" diye hafif sinirli sesi çıkmıştı. Ellerimi kaldırıp teslim oldum. Mafya ana vallahi keser kafamızı.
Sandviçler bittikten sonra soğuyan börekleri tabağa koydum. Masaya koyduktan sonra hayvanlar gibi yemeye başladık.
"Yarışma yapalım mı lan? En hızlı kim bitirecek yarışması." Galiba canıma susamıştım. "Tamam lan!" dedikten sonra iki ayrı tabak çıkardı ve eşit bir şekilde koydu.
