🌙66🌙

111 14 2
                                    

🎧 🎧 🎧

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🎧 🎧 🎧

"Bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş!" dedim sokak ortasında bağırarak. Kimse beni anlamadığı için rahattım.

1.tekil şahıs ekini kullandım. Çünkü herkes evdeydi. Ben de canım sıkılıp dışarı çıktım.

Cebimden bir dal sigarayı çıkarttım ve yaktım. Son ses Gripin-Arkadaş dinlemeye başladım ve bağırdım. "Ortak olmak her sevince, her derde, kedere."

"Ve yürümek ömür boyu, beraberce, el ele." şarkının bir dizesini bitirirken sigaramda bitmişti. Onu çöpe attıktan sonra eve geri dönüş yaptım.

Şarkı da bittikten sonra tekrar açtım. Yolu uzata uzata giderken bağırmak efsaneydi. Bir sigara daha yaktım ve en mükemmel yerini söyledim.

"Olmasın hiç o ta içten gülen gözlerde yaş. Yollarımız ayrılsa bile, seninle arkadaş."

Evin olduğu sokağa girdiğimde sıradaki şarkımı açtım. Ah canım Model-Sen Ona Aşıksın gelmişti. Bunun bendeki yeri çok ayrıydı. Neden mi? Hemen anlatayım.

2 Şubat 2020. İrem'in doğum günüydü. Elimde bir demet papatya ve kutuya özenle koyduğum melek kolyesi ile kafeye doğru gittim.

Şans eseri ki bizim kafede olacaktı doğum günü. Gitmeden önce bir arabanın camından gömleğime ve ceketime baktım. Saçlarımı özenle düzelttikten sonra kafeye geldim.

Çalan telefona baktığımda Canandı. Açmadan kafeye gittim.

İçeri girdiğimde papatyalar yere düşmüştü. Çünkü Eser İrem'e çıkma teklifi etmişti ve İrem'de kabul etmişti.

Yanağımdaki ıslaklık ile hemen boştaki elimle sildim. Canan ve Miraç yanıma gelip bana baktılar. "Ulaş ben seni bu yüzden aramıştım." Canan'a baktığımda cebimdeki kolyeyi çıkardım. "Bunu İrem'e verecektim ama Miraç sana hediye almış gibi düşün." dedim ve kutuyu eline verdim.

İrem ile göz göze geldiğimizde gülümsedim. O da bana gülümsedikten sonra Eser ile ilgilenmeye başladı.

Yere düşen papatyaları aldıktan sonra İremlerin yanından hızlıca geçtim ve çöp kutusuna attım. Hızlıca odaya gittim. Allah'tan ses yalıtımı vardı da kimseye ses gitmeyecekti.

Odada biraz sakinleştikten sonra çekmecemden sigara paketimi ve kulaklığımı aldım. Ceketimi ve gömleğimi çıkarıp bir sweat ve mont giydim.

Şapka ile kafamı kapattıktan sonra kulaklıkları takıp son ses Model-Sen Ona Aşıksın açtım. Dışarıya çıktığımda İrem'in, Cem'in ve Deren'in seslenmelerini duymadan Miraçların yanına gittim.

"Ben dayanamıyorum artık." deyip fişek hızıyla çıktım kafeden.

Sigaramı montumun cebinden çıkardım ve bir tane ağzıma götürüp yaktım. "Sen ona aşıksın, öyle güzel gülme yeter." bağıra bağıra söyledim.

Evinin oradaki parka geldikten sonra ağacın arkasına saklandım. Eser bırakmıştı İrem'i. "Sen ona aşıksın, sen ona aşıksın." fısıldayarak ağacın arkasına yaslandım.

Zor da olsa ayağa kalktığımda evinden 2 sokak ötesinde tekrar bağırarak bu sefer Model-Değmesin Ellerimiz söyledim.

"Değmesin ellerimiz. Buluşmasın bu gözler." evimin önüne geldikten sonra içeri girdim ve direkt kendimi annemlerin odasına attım.

Annemi yastığına sarılıp yattım. "Anne... ağlayarak her eve geldiğimde dizinde yatırırdın. Sonra da bana 'Tuna'yı ağlatan kız kim bakalım' derdin. Anne sen yoksun ve ben çok acı çekiyorum. Gözümün önünde çıkma teklifi ettiler ve ben bir şey yapamadım. Anne ben dayanamıyorum artık. Beni de alın yanınıza." ağlaya ağlaya olsa da uyumuştum o gece.

Bir şarkı resmen bana bütün acıyı çektirmişti.

İşte böyle oldu. O geceden sonra zar zor toparlanmıştım. Zaten 1 ay sonra Eser İrem'den ayrılmıştı. Ben de 2 ay sonra tam acısı geçtiği zaman mesaj atmıştım.

Sonunda eve geldikten sonra içeri girdim. Ne ara gece yarısı haberim bile yoktu. Yandaki çöp kutusuna sigara izmaritini attım ve içeri girdim.

Anahtarla kapıyı açtıktan sonra boynuma dolanan kollar ile geri sendeledim. Dengemi topladıktan sonra kapıyı kapattım.

Kokusundan İrem'in olduğunu anladım ve kollarımı belime doladım. Birkaç dakika sonra ayrıldık. "Neredeydin? Çok merak ettim seni. Telefonuna da ulaşamadım." dedi endişeli sesi ile.

"Kafa dinlemek için uçak moduna aldım da ondan." diyerek endişesini yatırdım.

Şarkıyı nasıl dinledim derseniz uçak modundayken de şarkı dinlenebiliyor. Neyse konumuz bu değil.

İrem'in omzuna sol kolumu koyduktan sonra göğsüme çektim ve içeri gittik.

Koltukta oturan Mısra'ya selam verdikten sonra İrem'in yanına oturdum.

"Aga sen kaç saattir neredesin?" diyen Furkan'a baktım. "Sokaklarda boş boş şarkı dinleyerek yürüdüm." dedim ve İrem'e sarıldım.

Ay prensesim çok korkmuştu. Yüzü, gözü, dudakları ve hareketleri çok belli ediyordu.

"Hababam Sınıfı izleyelim ya." Sema'nın lafı ile parmağımı şıklattım ve işaret parmağımla onu gösterdim. "Hadi o zaman."

Cedi projeksiyon perdesini indirdi ve bir şeyler yapmaya başladı. Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı'yı açtı.

Cedi, koltukta oturan Mısra'nın yanına gitti ve sarılarak beraber oturdular.

Sema ve Furkan minderlerin üstünde masadaki yemekleri yiyerek oturdular.

Öykü, Sinan'ın tepesinde sakallarıyla oynayarak izledi.

Murat, Hayat'ın durgun bakışları ile kolunu Hayat'ın omzuna koydu ve yanına çekti.

Deren ve Cem'i ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Bu oturuşu tarif etmek zordu ama başaracaktım. Sizin için...

Deren bir kolunu Cem'in omzuna koymuş. Cem kolunu Deren'in beline sarmıştı. Diğer kolu ise yemek yemek için kullanıyordu. Bacakları Cem'in sağ bacağı altta, Deren'in sol bacağı üstte, Cem'in sol bacağı Deren'in sol bacağının üstünde ve son olarak Deren'in sağ bacağını da en üstteydi.

Ben, bacağımı koltuktan sarkıttım. Üstümdeki İrem düşmesin diye kollarımı beline sarmıştım. O da elleriyle bana ve kendine yemek veriyordu.

Filmin sonunu görememiştik. Çünkü hepimiz uyuyakalmıştık.

Bu gece de çok mükemmel bitmişti. Hiçbir şekilde artık mutsuzluk yoktu.
________________

66 bölüm oldu hala evlenmedi ha bunlar.

Aman bana ne böyle güzeller işte.

Neyseh arkadaşlar ben kaçar.

Kendinize cici bakın hoş çakalın (: (: (: (: (:

Ay Prensesi |Texting| UlRemWhere stories live. Discover now