on iki

3.3K 285 204
                                    

yn: bölümü yazarken kesinlikle aklımda şu fanart vardı, taehyungu gümüş saçlı hayal edelim~
ayrıca bu hikaye benim 3.kişi ağzından anlatımı ilk deneyişim, bu yüzden bazı karakterlerin iç dünyasını istediğim gibi yansıtamayabiliyorum, taehyungu anlatayım derken seokjin eksik kalıyor bazen:( umarım zamanla daha iyileşirim, yine de okuduğunuz için teşekkürler ._. 

ha bir de çok ünlü bir kız grubunda "chaeyoung" diye biri varmış, buradaki hibriti yazarken KESİNLİKLE onu kast etmedim, aman fanwarlara sebep olmayayım.

~


on iki: only fools for you


Taehyung konuşmak konusunda çok iyi değildi.

Seokjin ise sessizliğe alışıktı.

Belki de bu yüzden birbirimizi hep en iyi anladık, diye düşündü Taehyung. Belki de her şey olması gerektiğiydi. Kader kırmızı ipleriyle onları birbirine dolamış; ikisi de kenetlenen ağda birbirlerinde kaybolmuşlardı.

Taehyung Seokjin için hayatının son üç yılı ve tüm geleceği demekti.

Seokjin ise Taehyung için tüm hayatı; ciğerlerine çektiği hava, gözlerini açtığı güneş ışığı ve galaksiler demekti. Tüm dünyasıydı. Hayatta kalış sebebi –savaşma amacıydı.

Taehyung onun için tüm dünyayı karşısına alabilirdi. Belki de bu yüzden insanların ne düşüneceğini önemsemiyordu; sokaklarda aldığı alaylı ve iğrenç, yargılayıcı bakışlar, insanların arkalarından fısıldayışları ve sanki karşılarındakiler anlamıyormuş gibi kendi kendine gülüşleri umurunda değildi.

Ama hyungunun bunu kafasına taktığını biliyordu.

Seokjin mısır koçanından bir ısırık daha alırken Taehyung'un bir adım önünden yürüyordu. Dışarı çıkmak –şaşırtıcı bir şekilde- onun fikri değildi; okul başlayalı üç-dört gün olmuştu ve Taehyung soğuğa rağmen hyunguyla dışarı çıkmak istemişti.

"Mısır için teşekkürler," dedi Seokjin, kaynar mısırı ağzını açarak soğutmaya çalışırken. Siyah saçları alnına dökünüyor, gün geçtikçe daha da irileşen hibritin yanında bir tık küçük duruyordu. "Parasını sen ödedin."

Taehyung göz devirdi. "Evet, senden aldığım parayla."

Seokjin kıkırdadı, havanın soğukluğuna rağmen dışarısı kalabalıktı ve böyle kalabalık bir caddede Taehyung hiç rahatsız olmadan yürürken kendini mutlu hissediyordu. Taehyung önceden insanlardan hiç haz etmezdi. Belki de lise ona iyi gelmiştir, diye düşündü.

Taehyung elini hyungunun beline koydu, kalın kumaş teninin altında bükülürken Seokjin bir şey demeden kendini kola adapte ederek daha yavaş yürümeye başladı. "Nereden geldi aklına dışarı çıkmak?" diye sordu, sokaklar yeniden ıssızlaşırken; yol onlara eşlik ediyordu, karanlıklaşan caddelerde kendi nefesleri ve adım sesleri yankılanıyordu.

"Bilmem," dedi Taehyung, hyungunun belini eliyle okşarken. Gümüş saçları dağınıktı, hibrit kulakları soğukla büzüşmüştü. "Son haftalarda eve çok kapandık, dışarı çıkmak sana iyi gelebilir diye düşündüm. Zihnin karışık duruyor."

Seokjin derin bir nefes verdiğinde Taehyung yavaşça kolundan tutup onu kendine çevirdi. "Hyung, zihnini meşgul eden bir şeyler mi var? Benden bir şey saklama."

"H-hayır," dedi Seokjin, ani gelen soruyla şaşırırken. Taehyung ona inanmazcasına bir bakış attığında gözlerini kaçırdı.

"Hyung." Hibritin sesi emreder gibi çıkıyordu.

dandelion || taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin