otuz iki

2.3K 222 322
                                    


otuz iki: honsool


-taehyung


Tak.

Tak.

Tak.

Kelepçelerin ağırlığı ruhuna da vurulmuştu, günlerdir kıpırdamamanın etkisiyle dizlerinin gücü tükenmişti; zihninde bin kez savaşmış, binbir kez kaybetmişti. Gördüğü manzara onu ayakta tutmaya yetmiyordu –küçük bir pencereden baktığı şehrin ışıklarına ay ışığı bulanmıştı, her gece yerini alan hilal ay güzelliği çağrıştırmalıydı ama bazen bazı güzellikler yeterince tatmin edici değildi.

Burası berbattı.

Hyung.

Taehyung, onu özlemişti.

Hyung.

Taehyung, Seokjin'den ayrı olduğu her saniye ölüyordu.

Gücü tükenmişti. Kaplanı onunla konuşmuyordu; insanı kendine küsmüştü. Ruhu parçalara ayrılmış, her bir parçasına acı bulanmıştı. Seokjin'in anıları zihninde dönüyordu. Onu öptüğü anları hatırlamaya çalışıyor ama anılar zihnindeki yüzlerce karmaşaya bulanıyordu. Onun teninin ne kadar yumuşak ve öpülesi olduğunu hissetmek istiyordu ama duyuları ölmüştü. Onun gülüşünü düşlemek istiyordu ama düşlerine kabuslar bulanmıştı.

O yaptıkları iğnelerde bir şey vardı.

Taehyung konuşamıyordu.

İnsan dilini unutmuş, kaplan tarafı ise onu terk etmişti.

Araftaydı.

Varlığını hatırlayamıyordu; acı olmasa kendisini hissedemeyecekti.

Hyung.

Seokjin.

Kalbine yazılmış bu iki kelime vardı yalnızca; geri kalan her şey karanlığa gömülmüştü. Taehyung ölse bile unutamayacaktı o ismi; bir daha asla göremese bile hep hatırlayacaktı o yüzü; bir daha asla işitemese bile silemeyecekti o kıkırtıyı kulaklarından; bir daha asla dokunamasa bile o yumuşak tenin eli altında nasıl hissettirdiğini unutmayacaktı.

Hyung.

Taehyung önüne dökülen, kirden keçeye dönüşmüş gümüş saçlarının ardından önüne baktı; cam fanusun dışında yerde ezilmiş bir çiçek vardı. Verdiği son savaşta eliyle koparabildiği kadarını koparmıştı; onlara tutunmak istemişti.

Öldürmek istememişti ama öldürmüştü.

Sarı bir karahindiba.

O adamın ayakları altında ezilmiş, kurumuş bir karahindiba.

Dandelion.

Taehyung kelepçeleri zorlayıp yeniden çaresizce çırpındığında öfkeyle haykırdı; haykırışı saniyelerle çaresizliğe dönüştü ve ağlarcasına sızlandı. Her şey siyaha ve beyaza bulansa da Taehyung'un şu dünyada unutamayacağı üç kelime vardı.

Biri hyungtu.

Biri Seokjindi.

Biri ise dandeliondu.

Sonuçta o dandelionda Seokjin hyungunun ruhu vardı.




Tak.

Tak.

Tak.

dandelion || taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin