yirmi bir

4K 270 211
                                    

yn: medyaya koyduğum şarkıyı "akşam" yazan kısmında açın, olur mu? :>


yirmi bir: shadow


aynı günün sabahı

Taehyung sıcaklığın iliklerine kadar işlediğini hissettiğinde gözlerini açtı, normalde uyandığı saatten erken uyanmak huysuzlanmasına sebep olmuştu. Güneşin doğuşuyla aydınlanmaya başlayan ev sessizdi, Seokjin hala uyuyor olmalıydı. Taehyung bunu sadece sessizlikten değil, aynı zamanda hyungunun odasından dışarı süzülen ıslak kokusundan anlamıştı. Koku duyusunun hassaslığı günler geçtikçe azalmak yerine git gide daha da artmış; Taehyung'un her zerresi hyungunun teninin her zerresini ezberlemişti. Bu yüzden şu an odasında, sakin nefesleri arasında uyuduğunu anlayabiliyordu, o da terlemişti.

Islak teninin hayali bile Taehyung'un başını yastığa bastırıp homurdanmasına sebep oldu.

Yüzünden akıp kıyafetlerine kadar dökülen terleri elinin tersiyle sildi, terden bir kat koyulaşmış tişörtünü çıkartıp yere attıktan sonra ayağa kalktı. Soğuk bir duş alsa iyi olacaktı ve bu düşünceyle banyoya doğru ilerlerken iki kere dengesini kaybetti.

"Siktir," diye hırladı hoşnutsuzca. "Ne oluyor?"

Soğuk bir duş aldığında kendini en azından uyandığı ana oranla daha iyi hissediyordu, hibrit kulaklarının karıştığı gümüş saçlarını kuruladı küçük bir havluyla –aynadan kendine bakarken gözleri vücudundaki küçük izlere takıldı. Kendi tırnağının izine benziyordu, insanlara oranla bir tık daha uzun olan tırnakları teninde izler bırakmıştı.

Ne ara tenim bu kadar hassaslaştı?

Kuyruğuyla yumuşak tenine dokundu, yaraları incelemeyi kestikten sonra beline sardığı beyaz havluyla banyodan dışarı çıktı. Tam karşısında uykudan kısılmış ve tamamen dağınık saçlarıyla Seokjin duruyordu, hyungu eliyle gözlerini ovuşturdu. "Günaydın..." Hyungunun derin, mırıltılı sesi kulaklarına dolduğunda Taehyung teninde bir şeylerin yeniden ısındığını hissetti.

"Günaydın," diye cevap verdi, Seokjin yanından geçip banyoda dişlerini fırçalamaya giderken. Belini saran küçük bir havlu dışında tamamen çıplak olması ve teninden süzülen ıslak damlaların hyungunu gram etkilemediğini bilmek dişlerini gıcırdatmasına sebep olsa da kafasına takmamak isteyerek okul için hazırlanmaya başladı.



İlk dalga Taehyung okuldayken geldi.

Taehyung daha okula giderken bile terlemişti; teninden neden bu kadar su aktığını anlayamıyor, hibrit kulaklarından saçlarına ve oradan kulaklarına dökülen ıslaklık tenini karıncalatıyordu. Hoşnutsuzluğu ilk derse girene kadar devam etti –sınıfta her ne kadar derse odaklanmak istese dahi bir an kalbi sıkışınca başını masaya yaslayıp uyumayı tercih etti. Kalp atışları durduğu yerden hızlanıyor, teninin sıcaklığı asla düşmüyordu ve başında dönen galaksileri hissediyordu, zihni karman çormandı.

İlk dersin zilini duyunca çantasını alıp soyunma odasına gitti. Ders beden eğitimiydi ve rahatsızlığı ne kadar artacaktı bilmiyordu, basketbol oynamaları için zorlayan hocasına ses çıkarmayacak kadar umursamaz biriydi normalde ama bugün belki dersi assa iyi olacaktı.

Terlediği için üzerine yapışan okul kıyafetlerini çıkardı, çıplak tenini peçeteyle kurularken kantinden satın aldığı buzlu suyu tenine tutup rahatlamaya çalıştı –bedenindeki sıcaklık teninde küçük kızarıklar oluşturuyordu. Boynuna değen soğuk su bir nebze onu ferahlattı; terlere karışmış soğuk su karamel tenden süzülüyordu.

dandelion || taejinWhere stories live. Discover now