YOLCULUK

13.7K 2.2K 157
                                    

AĞUSTOS 2011

GAZİANTEP


Ağustos ayının sonuna doğru Ceyhun yurt ve burs için başvuru yapmaları gerektiğini söyledi. Mert Trabzon'da nerede kalacağını hiç düşünmemişti. Çünkü tek derdi bir an önce bu şehirden ve ailesinden uzaklaşıp gitmekti. Mert abisi Ceyhun ile birlikte bilgilerini internetteki formlara doldurdular. Devletin iki yüz altmış lira burs verdiğini duyan babası inşallah çıkar diye dua etmeye başlamıştı. Kalacak yer için de Kyk yurtlarına başvurmuşlardı. Mert nerede kalacağını da pek önemsememişti. Üniversiteye gittikten sonra hepsini halledebilirdi. Buna inanıyordu.

Zaman gelip çattı. Kayıtlar için son birkaç gün kaldı. Zaten son günler olmasa babası hala gitmek istemezdi. Babasının her şeyi son ana kadar bırakmak gibi bir huyu vardı. Mert babasının bu huyunu hiç sevmezdi. Hatta nefret ederdi. Babasını bir ay boyunca uyarmasına rağmen yine son zamanlara kadar beklemişti. Otobüste en arkadaki iki koltuğa bilet bulmuşlardı. Mert buna çok sinirlenmişti. Bir aydır söylemesine rağmen babası yine kendi bildiğini okumuştu.

Otobüse bindiklerinde Mert heyecandan kıpır kıpırdı. Çok sevdiği üniversitesine gidecekti. Ancak öncesinde uzun bir yolculuk yapması gerekecekti. En arka koltuğa geçip oturdular. Koltuk arkaya bile yatmıyordu ama Mert önemsemedi. Heyecanından bunu düşünecek durumda değildi. Otobüs hareket edene kadar kalbi küt küt atmaya devam etti. Otobüs hareket ettikten sonra ise sakinleşmeye başladı.

Yol çok uzun sürecekti. En erken on altı saat süreceğini söylemişti muavin. Gaziantep'ten çıkmaları bir saat kadar sürdü. Mert'in heyecanı azalmıştı bile. Yol uzadıkça da heyecanı da yanıp eriyen bir mum gibi eriyecekti. Gaziantep'ten sonraki ilk durak Kahramanmaraş oldu. Mert inip bir sigara içti. Babasına gözükmeden yapmaya çalıştı. Babası da sigara içtiğinden kokudan anlama ihtimali de yoktu.

Otobüs bir türlü hedefe gitmiyordu. İkindi saat on 16.00 da binmişlerdi ve otobüs akşam olana kadar Malatya'dan çıkmayı yeni başarabilmişti. Mert gittikleri her yeni şehir terminalinde heyecanını tekrar kazanıyor, kısa bir süre sonra tekrar normale dönüyordu. Mert kafasında bir hesap yaptı. Eğer on altı saat sürerse sabah saat sekiz sularında Trabzon'a varmış olacaklardı. Keşke ışınlanma bulunsaydı diye geçirdi içinden.

Hava karardıktan sonra da otobüs ilerlemeye devam etti. Sivas'a geldiklerinde bir yolcunun "Yolun yarısına geldik." dediğini duydu Mert. Buna hem sevindi hem de üzüldü. Çünkü sekiz saattir yoldaydılar. Oturmaktan ayakları uyuşmuş, basınçtan kulakları ağır duymaya başlamış ve uzun zamandır bir şey yemediğinden acıkmıştı. Şoför Mert'in sesini duymuşta ona acımış gibi Sivas'ta mola verdiler.

Mert heyecanla arabadan indi. Karnı çok acıkmıştı. Koşa koşa restorana gidip bir şeyler yemek istiyordu. Ama hesaba katmadığı bir şey vardı. Babası fiyatları görünce yemekten vazgeçti. Mert buna sinirlenmedi daha çok üzüldü. Sonuçta para karnını doyurmak ve kişisel ihtiyaçlarını karşılamak için kazanılan bir şeydi. Ama babası parası olmasına rağmen pahalı olduğu için yemek yemiyordu. Mert babasına az da olsa hak verdi. Dışarıda yarı fiyata yiyebileceği yemeği burada tatsız tuzsuz olmasına rağmen iki katına satıyorlardı. Üstelik sürekli otobüsler geliyordu ve müşteri sıkıntıları da yoktu.

Mert babasına aç olduğunu söyledi. Babası marketten bir şeyler almayı teklif etti. Karnı o kadar açtı ki yiyecek seçecek durumda değildi. O yüzden bu teklifi hemen kabul etti. Mola yerinin marketinden birkaç bisküvi vb. yiyecekler aldılar. Babası restoranın masalarında birinde oturup yemek istedi. Mert bu fikre sıcak bakmadı. Restorana ayıp olur düşüncesini aklından bile geçirmedi. Onun tek düşündüğü çok soğuk olan havaydı. Henüz eylül ayında bu kadar soğuk olmasın şaşırdı. Resmen titremeye başlamıştı. Hemen otobüse bindi.

ÖZGÜR-TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin