Slytherin House

1.4K 146 144
                                    

Slytherin House

Alexander'a verdiği söz doğrultusunda Slytherin evinin prensesliğini üstlenecekti Calista. Babasından ne denli uzak durmaya çalışırsa çalışsın başaramıyordu işte. Bir yanı kendisini Slytherin'e çekiyordu.

"Prenses!" Sirius çapkınca sırıtarak yanına oturduğunda Calista'nın gözleri Sirius'un arkasından göz devirerek oturan Remus'a döndü. Bazen bu çocuğun onlara nasıl katlandığını merak etmiyor değildi.

"Efendim Black?"

"Bugün boş musun? Kütüphanede Biçim Değiştirme çalışacağız da." Calista duruldu. Slytherin masasının bakışlarını üzerinde hissediyordu. Bu akşam onlarla buluşması vardı, bu aklına geldiğinde istemsizce gerildi.

"Günün hangi saatinden bahsediyoruz?"

"Akşam." dedi Remus lafa dalarak. Büyük Salon'un aydınlık tavanındaki ışıklar Remus'un gözlerine vuruyordu ve kehribar gözler daha da güzel gözüküyordu.

"Üzgünüm, başka planlarım var." dedi kız gerçekten üzgün bir sesle. "Başka sefere."

"Ne planı?" Sirius merakla sormuştu.

"Seni ilgilendirmez Black." Kız kahverengi dalgalı saçlarını omzunun gerisine attı ve sıkıntıyla yerinden kalktı. O kalktığında Slytherin masasındaki gözler prenseslerine döndü, göz alıcı gözüküyordu. "Derse geç kalmıyor musunuz siz?"

"Kalıyoruz." dedi gevşekçe Sirius. "Ama kimin umurunda?"

Calista göz devirdi ancak dudaklarında ince bir gülümseme vardı. Remus'a dönerek "Merlin yardımcın olsun Lupin." dedi ve çantasını omzuna takarak yanlarından ayrıldı.

Sirius kızın gidişini izledikten sonra iç çekerek önüne döndü, önündeki balkabağı suyundan bir yudum alırken gülümsüyordu. Remus kaşlarını kaldırarak arkadaşının bu durumunu izledi. "Ne o gülümseme Pati?"

Uzun saçlı oğlan omuz silkti. "Hiç, keyfim yerinde yalnızca." dedi. "Bugün güzel bir gün."

Remus kaşlarını çattı, bir an içi huzursuzlansa da nedenini anlamadı. Muhtemelen yaklaşan dolunayın habercisiydi bu iç huzursuzluk.

"Bu akşam." dedi Alexander, Slytherin masası dağılmadan önce. Onun sesi duyulunca tüm masadaki sesler bıçak gibi kesildi, başlar prenslerine döndü. "Özel bir ziyaretçimiz olacak, özellikle beşinci, altıncı ve yedinci sınıfların ortak salonda bulunmasını istiyorum."

"Elbette Lord Alexander." Lucius hürmetle başını eğip onu onayladığında diğerleri de başlarını eğdi. Alexander tatminkar bir ifadeyle masayı süzüp ayağa kalktı. "Akşam görüşmek üzere." dedi ve masadan ayrıldı.

Calista'nın aklı oldukça doluydu. Öncelikle düşünmesi gereken bu akşamki toplantı vardı, sonra ağabeyinin kendisini davet ettiği yemek için bir elbise almalıydı ve en nihayetinde Gryffindor evindeki kimliği hakkında ufak bir konuşma yapmalıydı çünkü dedikodular yayılıyordu evde, herkes Calista'nın kim olduğunu öğrenmeye başlamıştı.

"Ne düşünüyorsun böyle?" Remus'un sesini duyunca düşünce bulutları dağıldı Calista'nın. Ela gözler bal rengine bakıyordu. "Dalmışım öyle."

"Yanına oturabilir miyim prenses?" Remus'un nazik sorusuna kız ufak bir kahkaha atıp "Elbette." diye yanıtladı.

Remus çantasını bırakıp oturduğunda Calista elini yanağına yaslayıp Remus'u izledi. "Biliyorsun, bana prenses demek zorunda değilsiniz."

Remus güldü hafifçe. "Hoşumuza gidiyor." dedi. "Hem, sahiden de prensesimizsin. Gryffindor'un son varisi."

Calista iç çekti. Gerçekten uzaktan bakınca oldukça havalıydı. İki evin tek varisiydi, Slytherin ve Gryffindor'a aynı anda aitti Calista.

𝐋𝐄𝐓𝐀𝐍𝐓𝐄𝐌「ʟᴏʀᴅ ᴠᴏʟᴅᴇᴍᴏʀᴛ」Where stories live. Discover now