Broken

966 115 123
                                    

Merhaba!

Umarım bölümü beğenirsiniz diyerek lafa girmek istiyorum.

Sonra ufak bir sorum olacak. Sizce Calista eğer hoşlanıyorsa Evan'dan neden hoşlanıyor? Ciddi yanıtlar bekliyorum teşekkürlerr.

Oy ve yorumlarınızı dört gözle bekliyorum, yakında görüşmek üzere.

Broken

Calista tüm gece karın ağrısından uyuyamamıştı. Yarın Mulciber'ın cenazesi vardı ve Hogwarts'ta yapılacak bu anma törenine Lord Voldemort da katılacaktı.

Calista o gece bir karar vermişti, ne pahasına olursa olsun ağabeyini koruyacaktı. Onun babaları tarafından ezilmesine, küçük görülmesine izin vermeyecekti.

Varlığı pahasına olsa bile Alexander'ı koruyacaktı.

Sabahında herkes okul cüppelerini giymiş aşağı inerken Calista, Evan'ı görüp durdu. Birazdan içeri girdiğinde Voldemort'u göreceklerdi ve muhtemelen bu Riddle kardeşlerin sonu olacaktı.

"Evan?" Oğlanın mavi gözleri kıza döndüğünde Calista onu kenara çekti. "Gelir misin?"

Yan yana Büyük Salon'un kapısının önünde durdular. "Ne oldu prenses?"

Calista topuklu ayakkabılarına rağmen parmak ucunda kalkıp Evan'ın dudaklarına dudaklarını bastırdı.

Başına bir iş gelecekse en azından istediği şeyi yapmadan gelmesini istemiyordu.

Evan şaşkınlığın kendisini ele geçirmesine izin vermeden, Calista'nın beline sarılıp onu kendine bastırdı ve öpmeye başladı.

Dudakları birbirini ezerken güzel cadı, son hatırasının bu olmasını diledi. Evan Rosier'den hoşlanmadığını kendine söylemişti ama aslında o kadar da kötü bir insan değildi.

Kendisine değer verip kolladığını biliyordu en azından.

"Bu ne içindi?" Evan nefes nefese onu bıraktı. Calista gözlerini kapatıp gülümsedi. "Göreceksin."

Evan hiçbir şey anlamamıştı ama sorgulamayacak kadar ışıkla doluydu içi. Calista Riddle güzel dudaklarını ona bahşetmişti çünkü.

İçeri girdiklerinde Hogwarts'ın siyah perdelerini gördüler ve vedalaşıp evlerinin yanına geçtiler.

Slytherinler bir köşede toplanmıştı. Kızlar gözyaşı dökerken erkekler başlarını öne eğmiş, ölen arkadaşları için saygı gösterisinde bulunuyorlardı.

Alexander ve Calista aynı anda etrafa bakınırken göz göze geldiler. İkisi de aradıkları kişiyi görememişti. Babalarını.

"İyi misin?" Sirius'un sesiyle irkildi Calista. "Slytherin evi ile yakın gibisin. Mulciber konusunda konuşmak istersen..."

Calista gülümsedi bu nazik düşüncesine. "İyiyim Sirius, teşekkür ederim."

Dumbledore kürsüye çıkıp konuşmasını yaparken Calista bir türlü dikkatini toplayamayıp etrafa bakınıyordu, gözleri hala babasını arıyordu.

"Ve parlak bir öğrenciydi. Zekiydi."

Neredesin baba, diye düşündü içinden. Alexander saçlarını karıştırdı, Calista'ya yakın durmak istese de duramıyordu ve ne zaman ondan uzak olsa kız kardeşi tehlikedeymiş gibi geliyordu.

"Arkana bak." İnce bir ürperti kulağına fısıldadığında arkasını döndü Calista ve karşısında onu gördü. Babasını. En uzak köşeden cenazeyi izliyor gibi gözüküp çocuklarına bakıyordu.

𝐋𝐄𝐓𝐀𝐍𝐓𝐄𝐌「ʟᴏʀᴅ ᴠᴏʟᴅᴇᴍᴏʀᴛ」Where stories live. Discover now