Love is Love

830 79 80
                                    

Merhabalar! Başlıktan spoi yediğiniz bir bölüm oldu hehehehe.

Bir sonraki bölüm ufff fişek olacak fişek. İşler Hogwarts dışına taşıyor, her şey Calista ve Alexander'ın omuzlarına yükleniyor.

Yakında tekrar görüşürüz, oy ve yorumlarınızı bekliyorum, özellikle yorumları!

Asalet ve güçle kalın.



Love is Love

Calista son sınavından da büyük bir başarıyla çıktıktan sonra kendini Sirius'un kollarına atmıştı kahkahalarla.

"Bu yılı da bitirdik!" dedi oğlan neşeyle.

Artık mezun olma vakti gelmişti. Her şey biterken Calista mezuniyetini kutlamaktan çok onun yasını tutuyordu. Mezun olması demek, Ölüm Yiyen işlerinde daha aktif olmaya başlaması demekti.

Arkadaşlarına karşı savaşacağını nasıl unutabilirdi ki?

"Calista!" Alexander eliyle bir şeyi tutarak aceleyle kız kardeşine doğru gelirken güzel cadı kaşlarını çattı.

"Alex, ne oluyor?" diye sorduğu saniye Alexander daha fazla dayanamadı ve elindeki şeyi saldı. Bir Çığırtkan'dı. Kimden geldiğini tahmin edebiliyordu Calista.

"GENÇ YAŞINDA EVLENME KARARI ALMAK DA NE DEMEK? SENİNLE BU KONUYU DAHA SONRA GÖRÜŞECEĞİZ CALİSTA. ALEXANDER, KIZ KARDEŞİNE DAHA FAZLA HAKİM OLMANI BEKLERDİM DOĞRUSU!"

Kağıt kendini yaktığında güzel cadı ağabeyine sırıttı, plan başarıyla ilerlemişti. "Şimdi, duruşma zamanı." dedi Alexander keyifle. "Geliyor musun?"

Calista ufak bir reverans yapıp "Hemen arkandayım ağabey." dedi ve Alexander'ın gözden kayboluşunu izledi.

"Siz Riddle kardeşler sahiden tuhafsınız." dedi Sirius ve Calista buna güldü. Aslında tuhsf değillerdi, yalnızca hayatlarında çok fazla şey oluyordu.

"Hey Riddle!" Christian'ın tanıdık sesini duyan Alexander karnındaki burkulma hissiyle olduğu yerde durdu ve ona döndü.

Hogsmeade gezisinden bu yana ona bakış açısında bir tuhaflık vardı, anlam veremediği bir şey.

Ona aşık oluyormuş gibiydi sanki.

Alexander hem kızlardan hem de erkeklerden hoşlandığını uzun zamandır biliyordu. Bu konudan kimseye bahsetmemiş olsa dahi kendi içinde, en derinlerde gerçeği biliyordu.

"Bane."

"Uzun zamandır görüşemiyoruz." Oğlan kahverengi saçlarını düzelterek Alexander'a gülümsedi. "Boş musun şu an?"

"Aslında... Ufak bir işim vardı."

"Ben hallederim ağabey." Calista'nın sesini duyunca gözleri kendilerine hınzırca yaklaşmış kız kardeşine döndü. "Sen Christian ile takıl."

"Ama-"

"Lütfen." dedi kız. "İşi ben hallederim."

Bir şeyler dönüyordu. Christian'ın hafifçe kızaran yanakları ve yere doğru dönen bakışları, Calista'nın eğlenen gülümseyişi bir bütün oluşturduğunda bir şeylerin yanlış gittiği anlaşıldı Alexander'ın gözünde.

"Peki." dedi tuhaf bir sesle ve Christian ile yan yana bahçeye çıktı.

Ilık mayıs havası onları selamlarken Alexander yüzünü güneşe döndü ve iç geçirdi. Bahar havalarını severdi kendini bildi bileli.

𝐋𝐄𝐓𝐀𝐍𝐓𝐄𝐌「ʟᴏʀᴅ ᴠᴏʟᴅᴇᴍᴏʀᴛ」Where stories live. Discover now