Halloween - Part 2

1.2K 140 191
                                    

Merhaba! Bölümü dayanamayıp yayınladım ne yapayım seviyorum sizi💚

Siz de bu jeste bir karşılık, bana boool boool yorum yaparsınız umarımm.

Yakında tekrar görüşürüz, macera daha yeni başlıyor💚


Halloween - Part 2

Kalkışının getirdiği sese diğerleri de dönmüş olsa da fazla üzerinde durmadan tekrar sohbetlerine dönmüşlerdi. Kimse neler olduğunu anlamamıştı, Calista'nın birazdan dünyasının nasıl başına yıkılacağını bilmiyorlardı.

İşte şimdi karşı karşıyaydılar. Lord Voldemort, yıllarca aradığı kızına bakıyordu. Ne denli kendisine benziyordu Calista. Tıpkı Alexander'ın kendisine benzediği gibi. Çocuklarının ikisi de birer kopyasıydı. İki varisi de kendi kanını layıkıyla taşıyordu.

"Calista'm." dedi Tom, yüzünde bir gülümseme vardı. Sahici bir gülümseme sayılabilirdi, sonunda zaferine bakıyordu çünkü. Calista'nın varlığı Tom Riddle'ın zaferiydi. "Sonunda seninle tanıştım." Elini ona uzattığında Calista tepki veremedi, yapabildiği tek şey soluk alıp vermekti. Göz bile kırpamıyordu korkusundan.

Hala inanamıyordu. Karşısındaydı işte. Yıllarca baba sevgisizliğini çekmişti, onun yokluğuyla yaşamıştı, bir yanı eksik kalmıştı ve şimdi... Şimdi babası karşısındaydı. Ama böyle bir babaya sahip olmak istemezdi Calista. Hayalindeki baba değildi bu. Hiçbir baba, kızını böyle bir acıyla boğuşturmak için dünyaya getirmezdi. 

Tom eğilip kızının elini nazikçe öptü ve bıraktı. "Annene tahmin ettiğimden bile daha çok benziyorsun." Onu süzdü baştan aşağı, bordo elbisesinin detayı gözünden kaçmamıştı. Gryffindor'un kanını gururla taşıdığını belli eden bir renkti. "Ama her bir parçan ben gibi."

"Benim seninle alakam yok." dedi buz gibi bir sesle Calista. Sesinin nereden geldiğini fark bile etmemişti. "Biz seninle çok farklıyız."

Tom alayla güldü. "O kadar emin olma Calista, sen benim kanımsın."

Güzel cadı başını iki yana salladı. Her an kusacak gibi hissediyordu. Buradan çıkıp hava alması gerekiyordu, boğulacak gibiydi ve gözleri doluyordu. Kimsenin önünde ağlayacak kadar zayıf düşmek istemiyordu, bu konuda bir Slytherin'di işte, kimse zayıflıklarını görmemeliydi. Calista Riddle her daim güçlü olmak zorundaydı.

Alexander'ın ihaneti, babası ile ilk karşılaşması ve aklına gelen tüm kötü anılar derken Calista ağzına kadar dolmuştu. Tom eğilip ona tekrar dokunmak üzereyken güzel cadı kendini geri çekti hışımla. "Bana sakın dokunma!" dedi. Onun elleri günahkardı, günahına kızını da alet etmişti ve bu durum Calista'yı mahvediyordu. Riddle olarak doğması bir günahtı.

Hızlı adımlarla salonun balkonuna ilerlerken Tom arkasından gitmeye hazırlanıyordu. Kızı ondan böyle kolay kaçamazdı. Bunca yıldan sonra onun kendisinden kaçmasına izin vermeyecekti, buna engel olacaktı.

Alexander onu durdurdu. "Lordum, isterseniz ilk önce onunla ben konuşayım." Calista'nın babalarını bir daha görmeyi kaldırabileceğini sanmıyordu doğrusu. 

Voldemort durup düşündü, kızının Alexander'a vereceği tepki daha ılıman olabilirdi. "Pekâlâ." diyerek onay verdi ve oğlunun, Calista'nın peşinden balkona çıkışını izledi. 

Aralarındaki bu kardeş bağının güçlü olmasından memnun olmuştu, Riddle ailesi bir bütün olarak kalmalıydı. Tom, Alexander ve Calista. Dünyayı yönetecek üç Riddle birbirine her şeyden fazla bağlı olmalıydı.

Alexander, Calista'yı balkonda kollarını kendine dolamış bir şekilde buldu. Soğuk rüzgarlar onu titretiyor olmalıydı. "Calista?"

Tanıdık sesi duyan güzel cadı burnunu çekeledi, ağladığı belli olsun istemiyordu. Ağabeyi bile olsa onun karşısında güçsüz durmak istemiyordu. Bir Slytherin'e layık olduğunu göstermek istiyordu Calista. Her zaman bir yanının Gryffindor olduğundan emin olmuştu ama Slytherin kısmı... Babasından uzak olduğu için belki de Slytherin yanından da uzaktı. "Defol git Alexander."

𝐋𝐄𝐓𝐀𝐍𝐓𝐄𝐌「ʟᴏʀᴅ ᴠᴏʟᴅᴇᴍᴏʀᴛ」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin