April's Fool

767 84 60
                                    

Merhabaaa!

Bölüme hoş geldiniz. Bu bölüm bence Calista'nın hayatındaki iki başlılık hakkında çarpıcı bir bölüm oldu, nedenini okuyunca anlayacaksınız.

Umarım beğenerek okursunuz. Oy ve yorumlarınızı bekliyorumm.

Asalet ve güçle kalın.

April's Fool

Ölüm Yiyen olmak nasıl bir şeydi? Derinde devamlı hareket eden bir şeyin varlığı tuhaf olmalıydı. Calista bunu hiçbir zaman anlamamayı diledi ancak biliyordu, bir gün yolu buraya çıkabilirdi. Ne denli çaba harcasa da bu işten uzak durmak için belki... Bir gün...

Arkasından bel oyuntusuna dokunulduğunda yerinden zıplayıp onu gıdıklayan kişiye baktı. Sirius çapkınca sırıtıyordu. Hiçbir zaman aşamayacağı bir güzelliği vardı Calista Riddle'ın, bunu kabul ediyordu ancak onun arkadaşlığına daha fazla değer veriyordu.

"Sirius!" Black fazlasıyla yakınına oturup ona gülümsediğinde Calista bu yakınlıktan rahatsız olsa da ne yorum yaptı ne de hafifçe geri kaykıldı. Olduğu yerde durdu.

"Prenses, ne yapayım seslendim duyulmadım." Neşeyle gülümseyerek "Bugün günlerden ne söyle bakalım!"

Calista elbette günün ne olduğunu biliyordu. Gülümseyerek "Bir Nisan!" dedi. Bugün yapacakları şakanın günüydü.

Öte yandan bugün sevgilisi, Evan, Ölüm Yiyen işaretini alacaktı.

"Olacağından emin misin?" Calista göz devirdi arkasından gelen soruya, James'in arkasında oturduğunu fark etmişti.

"Elbette ki eminim James, benim yapacağım bir şey yarım veya sıkıntılı olmaz."

James ıslık öttürerek "İddialı kadınları severim." dediğinde Calista dalga geçerek güldü. "Ne yazık ki sevgilim var Jamie."

Kimse Evan Rosier ile Calista Riddle'ın ilişkisine anlam veremiyor olsa da onlar mutluydu, önemi olan bu değil miydi?

İksir sınıfına kıkırdayarak giren dörtlüye döndü gözler. Slytherin masası, Calista Riddle'ın kanı bozuklarla niye takıldığını anlayamamıştı.

"Sadece bekleyin." dedi güzel cadı. "Hiçbir şey yokmuş gibi davranın." Ve Slytherin masasına ilerledi.

"Günaydın." Ağabeyinin yanağını sıktı ve erkek arkadaşına gözleri ışıldayarak baktı. "Rosier."

"Riddle." Oğlan gülümsedi ve kız arkadaşının eline uzanıp onu tutarak kendine çekti. "Nasılsın?" Kız arkadaşına arkasından sarılıp yanağını öptü gözlerini yumup.

"Ben iyiyim ya sen?" Calista başını çevirip meraklı gözlerle onu süzdü. Evan bu merakın nedenini anlamıştı.

"İyiyim." dedi sakince. "Merak etme."

"Nasıl etmem!" Calista, Evan'a dönüp onun yüzünü eliyle kavradı. "Sana bir şey olursa ölürüm Evan."

Calista bu konuda ciddiydi. Evan en zor zamanlarında onun hayatında bir ışık olmuştu, ona destek çıkmıştı ve Calista ona böyle aşık olmuştu. Onun nazik kalbine. Ve onu kaybetmek istemiyordu.

"Bir şey olmayacak."

İnanmaz gözlerle baktı Calista ona. Babasının yoldaşı olmak yeteri kadar bir şeydi.

"Calista..." Evan onu ikna edemediğini biliyordu ama hizmet etmek istiyordu, bulanıklardan kurtulmak istiyordu.

"Bir şey söyleme." Calista hafifçe gülümsedi, oğlanın saçlarını okşadı ve dudağına minik bir öpücük bırakıp çekildi. "Burada olacağım."

𝐋𝐄𝐓𝐀𝐍𝐓𝐄𝐌「ʟᴏʀᴅ ᴠᴏʟᴅᴇᴍᴏʀᴛ」Where stories live. Discover now