Celeste

905 96 62
                                    

Merhaba! Huh, yazmayalı ne çok vakit geçmiş. Benim ufaktan ufaktan ortadan kaybolmalarım başladı anlaşılan...

Umarım bölümü beğenirsiniz. İşleri değiştirmeye ve çirkinleştirmeye başlayacağım. Elime yüzüme bulaştırmaktan korkuyorum vallahi.

Bu arada, bu kitap bittikten sonra yazacağım yeni kitabın Celeste - Tom - Elizabeth üçlüsüne odaklanmasını ister misiniz?

Yakında tekrar görüşmek üzere. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum!

Celeste

Yanı başına bırakılan kitap sesiyle ela gözlerini okuduğu sayfadan çekip Remus'a çevirdi güzel cadı.

"Daha yavaş olamaz mısın?" Remus sırıttı. "Üzgünüm prenses."

Calista kitabın sayfasını çevirip okumaya devam ederken Remus da karşısına oturmuş, kitabını açmıştı.

Bu duruma gelecek kadar aralarının düzelmesi şaşırtıcıydı Calista için. Remus yanına yanaşmış ve ders çalışmak için bu akşam müsait olup olmadığını sormuştu. Calista garip bulsa da bu durumu, müsait olduğunu söylemişti ve sözleşmiştiler.

Aralarındaki şey oldukça doğal hissettiriyordu. Sakin ve yumuşak... "Şu büyüyü daha önce duymuş muydun?" Remus'un gösterdiği sayfaya baktı Calista.

"Yapışkan böcekleri çekmek için oldukça yararlı, bir kere denemiştim."

Remus güldü. "Sence Sirius ve James'te de işe yarar mı?" Calista sırıttı. "Arkadaşların hakkında doğru konuş Lupin."

Kütüphane görevlisi tarafından azarlanmamak için kısık sesle kıkırdıyorlardı. Calista'nın ela gözleri parladı bir anda, zamanında Remus'tan neden hoşlandığını tekrar hatırlamıştı. Vakit geçirmesi, konuşması kolay biri olduğu içindi.

"Eğer iksire fazla adamotu özü katarsan koyulaşır ve kullanılmaz hale değil zehirli hale gelir." Calista hafifçe eğilip Remus'un notlarını işaret etti. "Buraya yaz onu, çoğu kişi bilmez."

"Sen nereden öğrendin?"

"Annem çok iyi bir iksir ustası." dedi Calista yalnızca. Kollarındaki ve vücudundaki morlukları iyileştirmek için kim bilir kaç kere kendi yaptığı iksiri içmişti sarışın kadın.

Remus not alırken yanı başlarında duydukları adım sesleriyle ikisi de başlarını kaldırdılar. Slytherin takımı yakınlarındaki bir masaya oturuyordu.

Bellatrix Black, Narcissa Black, Lucius Malfoy, Evan Rosier ve Rabastan Lestrange prenseslerine usulca baş sallayarak saygılarını gösterdiklerinde Calista gülümsedi nazikçe.

"Slytherin evi ile yakınlığını anlayabiliyorum." dedi Remus sıradan bir şeyden bahsediyormuş gibi.

"Nasıl anlıyorsun?"

"Çataldili konuştuğunu duydum, hatırladın mı?" Calista nefesini tuttu, gerçekten sinirlendiği bir an bunu yaptığını yeni hatırlamıştı. "Biraz araştırmayla bunun yalnızca Slytherin kanına özgü olduğunu bulmam uzun sürmedi."

"Remus..."

"Etkileyici doğrusu." dedi oğlan onun sözünü keserek. "İki evin de kanını taşıyor olmak. Riddle kardeşlerin Slytherin evinden neden hürmet gördüklerini artık anlayabiliyorum."

"Tek sebep o değil." dedi güzel cadı huzursuzca. "Bak, bu konu-"

"Evet, aramızda kalacak." diyerek güvence verdi Remus, başını kaldırıp ona gülümsedi. "Merak etme prenses."

𝐋𝐄𝐓𝐀𝐍𝐓𝐄𝐌「ʟᴏʀᴅ ᴠᴏʟᴅᴇᴍᴏʀᴛ」Where stories live. Discover now