XI

17K 1.1K 1.1K
                                    

Oy verip yorum yapmayı unutmayın.

Musmutlu, sağlıklı, huzurlu bir yıl diliyorum çiçeklerim. Seviliyorsunuz.

Keyifli okumalar.

XI

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

XI

O gece korkunç rüyalar gördüm ve kasılmalarımdan dolayı gecenin yarısı yaramın ağrısına uyandım. Rüyaların etkisi o kadar çarpıcıydı ki gerçek dünyanın varlığını idrak edemedim. Sağımdaki pencereden soğuk ve karanlık kış gecesine bakarken kabuslarım bir perdeye yansımış gibi gözümün önünden geçiyordu. Ölen o iki kişinin yüzü, dün öldürülen görmediğim kadının olmayan yüzü ve babam… Gökhan’ın kız kardeşine dair hiçbir kesit yoktu. Kabusların ve yaramın ağrısı yüzünden alnımdan saç diplerime ulaşan bir tere bulanmıştım. Ruhuma kara bulutlar çökmüştü. Üşüdüğümü hissedince üzerimdeki örtü gözüme fazla ince göründü.

Aradan çok geçmedi ki Gökhan karşımda belirdi. Ne ara geldiğini bilmesem de ürkmedim. Gözlerim ona yavaşça kayınca sanki gelmesini zaten bekliyormuşum gibi göründüğümü düşündüm. Kapının aralık olduğunu fark etmedim.

Kapıya baktığımı görünce, “Ses çıkmasın diye açık bıraktım,” diye açıklama yaptı. “Berbat görünüyorsun.” Tok sesi odada dolaştı. Daha önce şiir okuyup okumadığını merak ettim çünkü sesi buna oldukça elverişliydi. Eğer okumuşsa çok şaşırırdım.

Kapının üst tarafındaki mavi renk gece lambası alnımdaki terleri parlatıyor olmalıydı. Seslice yutkundum. “Ağrım var,” dedim onu umursamadan. Başımı yeniden cama çevirdim. Sızlanmak istiyordum fakat yanımda o olduğu için dişlerimi sıkıp çenemi kapattım.

Gökhan yanıma doğru yürürken ben yatağın kenarındaki düğmeye basıp yatak başlığını kaldırdım ve yarı oturur pozisyona geldim. Dizlerimi karnıma çektiğim sırada Gökhan elinin tersini terli alnıma dokundurdu. “Ateşin çıkmış,” dedi bıkkınca, yüzü ifadesizdi. Konuşmaya halim olmadığı için susup kafamı yastığa yasladım. Gökhan’ın masanın üzerinde bir şeylerle uğraştığını gördüğüm halde dönmedim.

Elinde ucunda iğnesi olmayan enjektörle birlikte yüzünü bana döndü. “Kolunu uzat,” diyince örtünün altındaki kolumu sorgusuz sualsiz çıkardım. Kolumdaki kelebeğin ucunu açıp enjektörün içindeki ilacı sıkmaya çalıştı fakat kolum acıdı. Hafifçe inleyince geri çekti. “Damar yolun kapanmış, yenisini açmam gerek. Acıyabilir.”

Yüzüne baktım. “Kurşunla yaralanmış birisine mi söylüyorsun?” Cümlemi bitirmemi bekleyip arkasına döndü. Yeni bir kelebek çıkarıp yatağın üzerinde cansızmış gibi duran elime eğildi ve elimin üzerine parmağıyla dokunarak uygun damarı aradı. Birisinde karar kırmış olmalı ki ince, küçük iğneyi açıp derimden içeriye geçirdi. Bunda bir sorun yoktu, ta ki iğneyi derimin altında bir o tarafa, bir bu tarafa çevirinceye kadar. Derin bir nefes alıp gözlerimi yumdum. “Damarı bulduğunu emin misin yoksa sınama yanılma yolunu mu kullanıyorsun?” dedim hissettiğim acıya rağmen sakinlikle.

Papatyalar Karanlıkta Büyür Where stories live. Discover now