IX

18.6K 1.2K 996
                                    

Selamm ben geldimm.

Oy verip bir sürü yorum yapın ki bölüm çabucak gelsin. 🥺

Beğendiyseniz paylaşmayı da unutmayın lütfen. 🖤

Keyifli okumalar dilerimm, sevgim üzerinize olsun.

IX

Beni içine çeken bir belirsizliğe doğru dalarken bir an karanlıktan başka kimsem olmadığını sandım. Azrail yanı başıma dikilmiş, beni izliyordu sanki. İlk kez, vurulduğumda savaşamadığımı hissettim, ilk kez güçsüz hissettim. Ölüme karşı savaşılamayacağını o gün öğrendim.

Acı yoktu, dünya ile ilişiğim olduğunu kanıtlayacak hiçbir şey yoktu. Duyularımın işlevi kesilmişti. Ta ki hareket ettirilinceye kadar… İşte o an müthiş bir ağrı bedenime saplandı. Şiddetli titremelerimin yol açtığı kramplar ağrıyı ikiye katlıyordu. Istırabın dinmesini istedim. Birinin bu acıyı benden koparıp almasını diledim. Aynı anda hem boğulup hem de ateşlerin içinde yanıyormuşum gibiydi. Karnımın her yeri zonkluyordu. Damarlarımdaki kanın yaradan dışarı akabilmek için canhıraş aktığını hissedebiliyordum. Lanet olsun, daha önce bu kadar berbat olduğumu hatırlamıyordum.

Aldığım cılız nefeslerim de acının yayılmasıyla bir süre kesildi. Kolum yana savrulduğunda elimin karnımdaki kanamanın üzerinde olduğunu bilmiyordum. Saat kaçtı, neredeydim, en ufak bir fikrim yoktu. Çok uzaklardan geliyormuş gibi bir ses duymak az da olsa iyi hissettirdi fakat ne denildiğini, kimin konuştuğunu seçemedim. Bana asırlar gelecek süre boyunca hareket ettirildim. Sonra dümdüz, sert ve buz gibi soğuk bir şeyin üzerine yatırıldım. Ağrı tekrar baygınlık geçirmeme sebep oluncaya dek soğuğu hissettim.  Sonrası yok oluştu…

❄️

Gözlerimin göz kapaklarıma yapıştığına emin olmadan önce nihayetinde gözlerimi açtım. Fakat açar açmaz geri kapattım. Birisi kolumla uğraşıyordu. Belirgin bir ağrı yoktu ama kemiklerimin içine işleyen bir uyuşluk hissi vardı. “Sonunda.”

Sesin kime ait olduğunu başta algılayamadım fakat vücuduma ağır gelen kafamı çevirip gözlerimi açtığımda bana doğru ağır ağır yürüyen Gökhan’ı gördüm. Hemen yanımda Gamze ve yüzlerine henüz bakmadığım iki kişi daha vardı. Ağzımı açıp su istemek istedim ancak dilimdeki ve boğazımdaki kuruluk konuşmamı engelledi. Neyse ki Gamze ne istediğimi anlayarak yattığım yerin üst kısmındaki bir yerden bardağı aldı ve yataklığın başlığını kaldırarak suyu içmeme yardım etti. Ağrım olmasa da kolumu kaldıracak gücüm de yoktu. Hepsinin bakışlarını üzerimde hissediyordum fakat en yoğun Gökhan’ınkiydi.

Etrafa bakmak sonradan aklıma geldi ve baktığım an dilim tutuldu. Filmlerde gördüğüm ameliyat odalarıyla neredeyse aynıydı. Tek fark bazı teferruatların ve olması gereken soğukluğun olmamasıydı. Kafamı hızla diğer tarafıma çevirip elimin üzerine ve iç dirseğime batırılmış serum iğnelerini gördüm. İkisinin de ucu tepemdeki demire asılmış seruma bağlıydı. Olanlar aklıma geldi, o kadar tuhaf hissediyordum ki sanki vurulan ben değilmişim gibiydi. “Ben vuruldum, değil mi?”

“Yaklaşık beş gün önce,” dedi Gökhan. Kollarını göğsünde birleştirmiş, kafasını yana eğmişti. Yatağın diğer tarafında iki kişi daha olduğunu göz ucuyla gördüm fakat yüzlerine bakmadım.

“Kendini nasıl hissediyorsun, Merve?” Bu tanıdık fakat gerginliğin boğduğu ses beni afallattı.

Sol tarafıma döndüm. Gördüğüm yüzle şaşkınlığım arttı. “Renan?” diyince bunun sesime de yansıdığını duydum.

Papatyalar Karanlıkta Büyür Where stories live. Discover now