XXVIII

15.6K 1.4K 4.5K
                                    

Selamm, nasılsınız?

Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar dilerim! ❤️

(Arkadaşlar oy sayısı o kadar düşük ki, motivasyonumu inanılmaz düşürüyor. Bölümler bu yüzden çok geç geliyor. İnanın PKB kolay bir kurgu değil, ciddi bir emek veriyorum ve karşılığında yıldıza basmanızı istiyorum. Cebinizden çıkmıyor, efor sarf etmiyorsunuz... Lütfen.)

XXVIII

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

XXVIII

Belki de ilk kez birbirimize bu kadar yakındık. Aynı yerde olması gereken iki kişinin, aynı yerde olması gibi hissettiriyordu: sanki güvendeydik ve tüm sorunlar kontrol altındaydı. Oysa problemlerimizi çözecek formülü henüz bulamamıştık.

Son zamanlarda, babam kaybolduğundan beri öylesine büyük bir duygu karmaşasının içerindeydim ki sakin kafayla yaşamanın nasıl olduğunu unutmuştum. Ancak Gökhan’ın göğsünde uyurken, neredeyse tam anlamıyla temas halindeyken kafamın içi berrak gibiydi. O yoğun, koyu renk sis dağılmasa bile kendi ruhumu, hislerimi seçebiliyordum. Ama rahatsız edici bir his kara bir kâbus gibi beni dürtüyordu.

“Çünkü sen zaten çoktan seri katil oldun.”

“Sonra hastanede doğum yapmış ve seni kadınları fuhşa zorlayan bir çeteye satmak istemiş. Arkadaşlarına da ‘o domuzun piçini büyütmem’ demiş.”

“Annenin arkadaşı babana ulaşmış ve yalvar yakar seni kabul ettirmiş.”

Ne hissetmem, ne düşünmem gerekiyordu ki? Neden başka insanları üzüp parçalayacaklar şeyi beni gitgide hissizleştiriyordu? “Burada uyuyamazsın.” Net sesi kulaklarımdan sızıp zihnime ulaşması biraz zaman aldı. Uykuya dalmak üzere olduğumu ancak o zaman anladım. Sırtımda bileştirdiği kolları sayesinde soğuğu hissetmiyordum. Tenime değen hafif rüzgâr esintisi beni tatlı bir uykuya çekiyordu.

“Ne?” diye mırıldandım.

“Bir uçurumun kenarında sayılırız, burada uyuyamazsın.” Kafamı koyduğum göğsünden gelen sesi derin ve olduğundan daha toktu.

Gözlerimi zorlukla açıp görüş alanımı karşılayan çimlere baktım. Sanki göz kapaklarımı açmak soğuğu hissetmeme neden olmuş gibi ürperdim. Gözlerimi kaşırken yana kaydım ve kendimi çimlere bıraktım. Tam biraz da orada pinekleyecekken Gökhan kolumdan tutup çekiştirdi. “Aklından bile geçirme,” dedi tehditvari bir tınıyla.

Papatyalar Karanlıkta Büyür Where stories live. Discover now