XVI

14.6K 1.1K 1.6K
                                    

Beğendiyseniz arkadaşlarınızla paylaşmayı unutmayın lütfen.

Sevgim üzerinize olsun 🖤

Bölüm şarkısı: High Enough

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm şarkısı: High Enough

XVI

Haddinden fazla yumuşak kalpli olmak bir hastalık mıydı? Öyle olmalıydı çünkü her kim için esneklik göstersem saygısını kaybedecek kadar çirkinleşti. Kendi halinde duran arı kovanına çomak sokarsan, içinde yaşayanların sakin kalmasını bekleyemezsin ama Melda bekledi. Sabrımın bir sınırı olduğunu bile bile beni dürttü ve sonra beni suçlu çıkardı.

Zaten Merve her zaman haksızdı. Sen bağırdın Merve, sen saldırıya geçtin Merve, sen delirdin Merve, sen mahvettin, sen kırdın, sen döktün. Çünkü ben aptaldım ve durduk yere çıldırıyordum(!) Fitilin ucunu ateşliyor ancak yanmasını istemiyorlardı. Tamamıyla saçmalık. Hiçbir zaman sebepsiz yere öfkelenmedim. Öfkemi herhangi birinden çıkarmak yerine muhatabına yönelttim ama yine haksız olan ben oldum. Küçüklüğümden beri, o kadının babamın aklına girişiyle birlikte bu böyle oldu. Anlaşılmadım ve anlaşılmamak beni hırçınlaştırdı. Şimdiyse karakterimin bir parçasıydı ve törpüleyemiyordum. Görünen oydu ki beni bu halimle kabul eden kimse yoktu.

Pek umurumda olduğu da söylenemezdi. Tüm bunlar önceden canımı sıkan, şimdiyse aklıma geldiği gibi hızla esip giden küçük gerçeklerdi.

Küçük pinpon topunu duvarda sektirmeyi bırakıp yorganı ayaklarımla aşağıya doğru itekleyerek yatağımdan kalktım. Terliklerimi giyerken komodinin üzerindeki telefonu aldım fakat ne bir arama vardı ne de mesaj. Gökhan'ı arayıp Mersin'e gidip gitmediğini sormak aklımdan geçtiyse de sonraya erteledim.

Pekala, Emir ve Ecmel'e ne yaptığım konusunda hiçbir fikrim yoktu ama ilkokul çocuğu gibi taraf tutacaklarsa kendilerinin bileceği işti.

Daha fazla dayanamazdım, sıcak duşun dikişe zarar vermeyeceğini umarak banyoya girdim ve her ne kadar bir saatten fazla suyun altında kalmak istesem de cesaret edemeyerek çıktım. Kurulandım, giyindim ve kalem kağıt alarak masamın başına oturdum.

Hatice'yi, Hamdi'yi, Hatice'nin annesini, Mert'i ve Nergis'i tek tek yazdıktan sonra elimizdeki tüm bilgileri de atlamadan detaylıca notlar düştüm. Kağıda şöyle bir baktığımda hiçbir çağrışım uyandırmıyordu ama ileride, minik de olsa bir noktayı atlamak büyük bir sıkıntıya yol açabilirdi.

Kağıtla bakışmamı kesen etken zil sesi oldu. Bakışlarım bir an gerginlikle karşımdaki duvarda asılı kaldı fakat zil ikinci kez, bu defa sanki biraz daha sabırsızca çaldığında sandalyemi geriye ittim ve gece yastığımın altına koyduğum silahı, gündüz vakti olmasına rağmen çıkarıp arkamda tutarak merdivenleri indim.

Papatyalar Karanlıkta Büyür Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin