XXVII

14.8K 1K 3.5K
                                    

Gökhan'ın bu bölümde Merve'ye karşı hislerini kelimesi kelimesine anlatan şarkı medyada. Allah Gökhan'ın ağzından yazamadığımı bildiği için böyle şarkıları karşıma çıkarıyor. 🛐

Dinledikten sonra şu kısma fikirlerinizi yazar mısınız?

Keyifli okumalar!


XXVII

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

XXVII

Korku, pişmanlık ve kendime duyduğum öfke kabararak göğüs kafesimi doldurdu. Neredeyse patlamak üzere olduğumu sandım. Nefes alışverişlerim öylesine şiddetliydi ki oksijene fazla maruz kaldığımı düşündürtecek bir göz kararması yaşadım. "Ve tabii evi arama iznimiz de var," dedi iki kanattan evin kapısında duran polislerin başında ve ortasında duran adam. Avını yakalamış bir avcıya ait olabilecek bir neşeyle parlayan bakışlarını Gökhan'dan ayırıp bana çevirdi. "Merve Hanım, sizi karakola kadar götürmek zorundayız."

Ağzımı tam iki kez açıp kapattım ancak rahatsız edici sessizliğin içini dolduran, telsizden gelen sesleri dinlediğimiz bir süre boyunca tek kelime edemedim. Aklımda iki şey vardı: Bu işten nasıl sıyrılabilirdim ve o flashı nasıl ortadan kaldırabilirdim?

İki boktan soru.

Geri dönüşü olmayan çıkmaz bir sokağa girmişim gibi bir çaresizliğin yarattığı tedirginlik damarlarımın içinde dolaşan kana karışıp tüm vücuduma yayılıyordu. Seçeneğim çok azdı. Şimdilik ilk düşünmem gereken flashtı çünkü benim sorgulanmamdan önce evi arayacaklardı. Bu yüzden aklıma gelen fikirle, "Üzerime bir şeyler almam gerek," dedim ve itiraz etmelerinden korkarak arkama dönüp yürümeye koyuldum.

Adam arkamdan, "Evin etrafı sarıldı, kaçmanız mümkün değil," diye seslenince olduğum yerde durdum ve adama omzumun üzerinden baktım. Adamın en belirgin özelliği genç yaşı, kemikli çenesi ve devlet dairesinde çalışan biri olmasına rağmen çıkmasına izin verdiği kirli sakallarıydı.

Olabildiğince sakin, doğal ve mağdur gibi mağrur görünmek zorundaydım. Ve biraz da hüzünlü. Korkunun getirisiyle birlikte biraz öfkeli. Bakışlarına o delilik ifadesini yerleştirme, Merve. Bana baktıklarında benden bir katil olamayacağını düşünmeliler. Bu yüzden, "Aksiyon filminde değiliz. Bir yere kaçacağım yok, üzerimizi değiştirip geleceğim," demek yerine sahte bir şaşkınlıkla baktım. "T-tamam," dedim kekeleyerek. Henüz kendimi kurtarmak için bir planım yokken dik başlı olamazdım. "Ama üzerime bir şeyler alabilirim, değil mi?" Diğer tüm polisler öylece bir emrin gelmesini bekliyorlardı.

Bu kasti itirafım karşısında adamın yüzü aydınlandı. Ve tak. Beklediğim etki. İnkâr edecek, bir sürü yalan sıralayacak kadar uyanık olmadığımı anlamış gibi baktı. En azından şimdilik inkâr edemezdim. O flashı güvenli bir yere saklayana kadar. Güvenli bir yer...

Papatyalar Karanlıkta Büyür Where stories live. Discover now