XXIV

16.4K 1K 3.3K
                                    

Bölüm şarkısı: Beast/ Mia Martina

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüm şarkısı: Beast/ Mia Martina

XXIV

Kemiklerimden kaslarıma akan tatlı ağrının verdiği uykuyu görmezden geldim. Dün gece yaşadığım adrenalinin bayat hislerinin bedenim üzerindeki kalıntısı yetmezmiş gibi sabah erkenden, daha hava bile aydınlanmamışken, Gökhan'ın uyanışına uyandım. Yatakta geriye doğru kayıp sırtımı yaslayarak aralık gözlerimin arasından onu seyrederken nereye gittiğini sordum. Bana kısa bir bakış attı. "Sen uyumaya devam et." Yüzünü, yeni aymaya başlayan gün ışığının yansıttığı loş ışıkta inceledim. Benim gibi uykulu gözükmemesi, daha önceden uyanmış olabileceği düşüncesini verdi.

Bakışlarım perdesiz, büyükçe camdan dışarıya kaydı. Gözlerim kapansa da zihnim tamamen uyandığı için, "Uyuyabileceğimi sanmıyorum," diye mırıldandım. Şafağın sökmesine has o ürpertici sessizlik evin içinde bile hüküm sürüyordu. Gökhan odadan çıkınca kendimi yapayalnız hissedeceğimi biliyordum.

Önce ıslak saçlarından damlayan suların parlattığı çıplak göğsüne, sonra iki eliyle kenarlarından tuttuğu kazağına baktım. "Yorgun görünüyorsun, gözaltların morarmış." Siyah, boğazlı kazağını bir çırpıda geçirdi.

Derin bir nefes verdim. "Sen yorgun değil misin? Bu saatte ayaklanmak zorunda mıydın?"

Yatağın yanındaki dolabı açıp içinden siyah deri kemerini çıkardı. "Ben hareket etmediğim zamanlarda daha çok yoruluyorum." Kemerini bağladı, pantolonunu ne ara giyindiğini hatırlamıyordum bile. Kucağımdaki yorganın ucundan tutup çenemin altına kadar çektim.

"Nereye gidiyorsun?" Tumturaklı sesim fazlasıyla düzdü. Elimin tersini ağzıma götürüp esnedim.

"Son zamanlarda halletmem gereken pek çok işimi ertelemiştim. Onları da halletmem gerekiyor." Üzerinde bir parfüm şişesi, bir sprey duran aynalı masanın çekmecesini açıp ufak kurutma makinesini çıkardı ve dizini kaldırıp çekmeceyi kaldırdı, aynı anda hemen yanındaki prize fişi taktı.

"Adam öldürmekten mi bahsediyorsun?" Cümlemin ağırlığına rağmen duygusuz tavrım beni şaşırttı.

"Kontrol etmem gereken daha önemli işlerim var," dediğinde kaşlarımı kaldırdım. İnsan öldürmekten daha önemli bir konunun ne olduğunu merak ediyordum ve açıkçası bir tahminim de vardı. "Ve bir de yalnızca benimle ilgili, çok önemli bir işim daha var."

"Senin rehabilitasyon merkezlerin var, değil mi?" Dün gece yemek yerken masaya oturan adamın söylediklerini hatırlıyordum.

Papatyalar Karanlıkta Büyür Where stories live. Discover now