XXXIII

15.6K 1K 1.3K
                                    

Selamm, Allah'a şükür bu kez erken geldik. 🤩

Seviliyorsunuz, keyifli okumalar. 💘

Bilgi: Gökhan bu yollara düşmeseydi doktor olacaktı.

(Gelen yorumlar üzerine söylüyorum ki yukarıdaki bilgiyi başka kitapları gelin yazın diye söylemedim. Yukarıdaki bilgi Gökhan'a aittir ve Gökhan için çok hassas bir olaydır. İlla o kısıma yorum yapılacaksa Gökhan'la ilgili olmasını isterim. Bu da benim sizden ricamdır. Kırmayacağınızı umuyorum. 💝)

XXXIII

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

XXXIII

Doğum günlerinin benim için hiçbir zaman anlamı olmadı. Hatta üniversiteye gelene kadar genellikle unuturdum. Sıradan günlerden bir farkı olmazdı ama üniversiteye geçtiğim zaman, Melda ve Ecmel kutlamaya başladı. İlk defa kutlandığında üniversite birinci sınıftaydım ve çok şaşırmıştım. Yine de üvey annemin doğum günü kutlandığı zaman yaptıklarını taklit ederek olaya yabancıymışım gibi durmamaya gayret etmiştim. Fakat hâlâ bir önem arz etmiyordu. Kutlansa da kutlanmasa da umursayacağım bir şey değildi. Tabii arkadaşlarımın bana kıymet verdiğini hissetmek ayrıydı. Yine de onlar her ne zaman benim için bir kutlama yapacak olsalar kendimi mahcup hissederdim. Onlara yük oluyormuşum gibi gelirdi bana. Bunu bir defasında dillendirdiğimde çok fazla gururlu olmakla itham edildim. Belki de haklıydılar çünkü her zaman kendi işimi kendim yapmış, hatırlayamayacağım kadar nadiren birilerinden yardım istemiştim. Çünkü kimseye yük olmak istemedim. Her ne kadar Gökhan'da bu durumu aşsam da bu da mecburiyetten kaynaklanıyordu. Cinayet gibi bir olay benim gücümü aşıyordu.

İşte bu yüzden Gökhan'dan doğum günüm için hiçbir şey beklemedim. Hatta kutlayacağını aklımın ucuna bile getirmedim. Ama o bana silah hediye etti. Kabzasında soyadım yazıyordu ve her harfe dilini çıkarmış bir yılanın kuyruğu sarılmıştı. "İnsanlar sana nahoş bir lakap taktıklarında onları nükteleştirmen gerek, yoksa sözlerin ağırlığı altında ezilmek kaçınılmaz oluyor."

Sözlerin altında ezilmek kaçınılmaz oluyor... Nedense bunu söylerken sesinin düşen tonunun nedeni, aklına annesinin söylediklerini getirmesiymiş gibi hissettim.

"Sen öyle mi yapıyorsun?" dedim içten bir gülüşle. Bakışlarım, karanlık odadaki güçlü ışık kaynağının, şöminenin harlı ateşinin aydınlattığı silahtaydı. Silah simsiyah ve mattı, onun kadar anlamazdım silahlardan ama duruşu bile nadir bulunduğunu haykırıyordu.

"Hangi birini? Şeytan, canavar, pislik, deli olduğumu mu? Ya da en acımasız şekilde ölmem gerektiğini veya bir hücrede çürüyene kadar yaşamam gerektiğinden mi bahsediyorsun?" Gamsız bir şekilde kıkırdadı. "Evet, biri bunları söylediğinde her zaman alay ederim."

Papatyalar Karanlıkta Büyür Where stories live. Discover now