Bölüm On Üç

227 41 194
                                    

Bölüm Şarkısı Sia - Sunshine
Bölüme uyan bu parça eşliğinde okumanızı tavsiye ediyorum...
                                  &&&

Elimde neredeyse bitmiş bir tükenmez kalemle ,önümdeki gazeteyi karalıyorum.
Daha doğrusu defile sonrası çekilmiş sonra da gazeteye basılmış Sezin Hanım 'ın fotoğrafını...

İnsanlara nasıl da küçümseyerek bakıyor o gözlerin dur onların üstüne birleşik kaş ekleyelim bakalım. Hah ! İşte oldu.
Bir de benlerle dolduralım yüzünü , o alayla kıvrılan dudakların üstüne bir de pala bıyık çizdim mi tamamdır.

Aptal gibi göründüğümün farkındaydım. Ama insan , birine çok sinirlendi mi sinirini böyle ufak ve çocuksu şeylerden çıkarıyor.

Kalem birazcık daha yaşasın ümidiyle arada bir sıcak nefesimi üflüyorum ucuna , elimi karalayarak deniyorum yazıp yazmadığını , sonra yeniden çiziyorum Sezin hanıma , pala bıyıklar ve tek kaş.

Anıl , iki saattir tezgahın arkasında çalışırken bende cam kenarındaki masalardan birine oturmuş , Sezin Hanım 'ın defilede çekilip gazeteye basılmış fotografını katlediyordum.

Anıl bu arada bu pastanenin en vazgeçilmez tatlısını fırından çıkarıyor , mis gibi sütlaç kokusu etrafa yayılırken , bana söylendiğini duyuyorum :

— " Ne yapıyorsun orda iki saattir , buraya gel, hadi ! bana biraz yardım et ."

Omuzlarımı silkiyorum. Ne yapıyorum sanki ...Yaptığım can sıkıntısından başka ne.

Anıl , ben fark etmeden tezgahın arkasından çıkıp yanıma geldiğinde şaşırdı .

Ne vardı yani herkes en azından hayatında bir kere birinin resmine kaş , bıyık çizmiştir.

— " Zeynep bu da ne böyle ?"

Anıl , gazetede Sezin Hanım için yaptığım  yeni imajı (!) görünce tuhaf bir ifadeyle yüzüme bakıyor.
Tuhaf olan ben değilmişim de oymuş gibi cevap veriyorum :

— " Ne ! Nasıl Türksün sen ? Bu bizim milli sanatımız. Hiç mi çizmedin yaa ! bulmaca eklerindeki yüzlere ..."

Anıl sözümü bitirmeme dahi izin vermiyor.

—" Hayır çizmedim . Hadi  ama Zeynep ! bırak bu işleri , kruvasanlar için çikolata dolgusu yapmam lazım , rica etsem sende şu sütlaçları pürmüzler misin ?"

— " En sevdiğin işi bana mı veriyorsun ?"

— " Hayır , sadece çikolata dolgusunu senin yapabileceğini hayal bile edemiyorum."

Gözlerimi kıstım :

—" ha... ha ...ha ..."

Sahte kahkahamdan sonra tezgaha yaklaşıp beyaz önlüğümü giydim.
Bir Anıl bir de Sezin ablası kendi işlerinde bir tek onlar iyi olabilirdi sanki ...

Anıl en iyi pastacı Sezin Hanım en iyi modacıydı...
Kendilerinden başka kimseyi beğenmez miydi bunlar ...?

Minyatür ejderim dediğim , pürmüzü sütlaçlara tutmaya başlamıştım ki dükkanın kapısı açıldı .

İçeri Sezin Hanım girdi. Bugün sakin görünüyordu ayrıca bembeyaz da giyinmişti .
Beyaz pantolon , beyaz ceket ve üstünde siyah puantiyeler olan beyaz bir fular...

Sanki barış bayrağı gibi bembeyazdı , sanki fularındaki  puantiyeler de zeytin tanesi ...
Sezin Hanım bana zeytin dalı uzatır mıydı sanki... ?  bilmiyorum.

Cennette 40 GünWhere stories live. Discover now