Bölüm Yirmi Dört

63 10 71
                                    

Gece bitiyor gün aydınlanıyordu . Kollarını belimde hissettiğim Anılın hala derin bir uykuda olduğunu anlıyordum. Tam karşımızdaki inşaat alanında iş makinleri çalışıyordu. İş makinelerinin çıkardığı cızırtılı sesten rahatsız olmuştum , gözlerim daha fazla direnemedi , kapandı...
                                                                                                              ***
Dııt Dıııt Dıııt bu sinir bozucu seslerin nereden geldiğini görebilmek için etrafıma bakındım. Az önce gördüğüm iş makinalarının sesi değildi bu. Beni yaşam ünitesine bağlayan makinelerin sesiydi.

Aynı rüyayı görüyordum . Hasta odasındayım , günlerdir uyanmamışcasına uyuyorum , bu odada değişen hiçbir şey yok , bu odada hayat yok. Derken odanın kapısının açıldığını duymamla başımı çeviriyorum. Kapıdan giren annem...

O kadar çok özlemişim ki onu , koşup sarılmak geliyor içimden ayrı kaldığımız günlerin acısını çıkarmak geliyor ama sonra hatırlıyorum o beni duyamaz o beni göremez tıpkı babamda olduğu gibi.  Aynı odada olsak bile sanki aramızda camdan duvarlar var beni onlardan onları benden ayıran...

Annem , zorlukla yanıma geliyor kendini hemen yatağımın yanındaki koltuğa bırakıyor , elinde tuttuğu kalın kitabı aralayıp okumaya başlıyor , kurumuş dudakları mırıldanıyor kitabın sözlerini , bu bir dua kitabı annem yanı başımda bana dua ediyor.

İnsanın en çaresiz anında yaptığı bir şey bu . Yalnız hissettiğinde , korktuğunda , kendinden daha büyük bir gücün onu koruduğunu bilmeye çalıştığında yaptığı bir eylem. Annemin istediğiyse benim iyileşmem. Ancak bilmiyor ki hiç durmadan o dua kitabını okusa bile beni o yataktan kaldırmayacak.

Hayatta bazı şeyler geri gelmez ne kadar gözyaşı  dökülse , ne kadar dua edilse bile ...

Yanımda bana dua eden anneme bakıyorum. En az benim kadar cansız görünen anneme . Kitabı kavrayan elleri , bilekleri kurumuş dal parçaları gibi zayıflamış , kanı canı çekilmiş sanki , yüzünün rengi solmuş , yanakları çökmüş. Bir zamanlar beline değin inen saçları bir şalın altında anlıyorum ki artık o gür , upuzun saçlardan eser yok. Babamdan öğrendiğim gibi kanser benim annem...

Annemin gözlerinden damlayan yaşlar dua kitabına damla damla düşerken , dayanamıyordum artık . Bazen çok işkolikti bazen çok korumacı. Bunaltırdı , sıkardı , ilgilenmezdi ama o benim annemdi işte. Yeri dolmayacak , yerine kimseyi getiremeyeceğim bir yerdeydi.

Annem dua kitabını elinden bıraktı , günlerdir serum bağlanmaktan morarmış elimi tuttu :

__ " Bebeğim lütfen bana geri dön , lütfen. Beraber yaşayamadığımız ne varsa telafi etmeye hazırım. Lütfen beni bırakma , sen benim her şeyimsin Zeynep. "

Annem böyle söylerken yanına yaklaşmaya başladım , oturduğu koltuğun yanına çöktüm , dizlerine sarılıyordum ama o bunu hissetmiyordu. O , yalnıca ellerini tuttuğu yanı başında makinlere bağlanarak soluk alabilen Zeynep 'i görebiliyor , hissedebiliyordu.

Derken odanın kapısı açıldı. İçeriye bir doktor , bir asistan ve de bir hemşire girdi. Hemşire moraran ellerimin üstüne yeni bir iğne taktı. Doktor acıyan bakışlarını annem ve yatakta yatan ben 'im üzerimde gezdirdi. Asistan durumumu elindeki dosyaya not alıyordu. Doktor bey elini annemin omzuna dokundurdu :

__ " Bugün 35. gün. Kızınızın beyin ölümü gerçekleşti. Onu hayatta biz tutuyoruz , sizin için ne kadar zor olduğunu biliyorum ancak artık ona veda etmelisiniz. Yorgun bedenini , toprağa kavuşturun size bunu bir doktor olarak değil oğlunu yeni toprağa vermiş bir baba olarak söylüyorum. "

Cennette 40 GünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin