Cennette 40 Gün
Yapayalnız kalmış genç bir kadın...
Darmadağın olmuş genç bir adamla kışın ortasında bir çocuk parkında yollarının kesişmesi ile tanışır.
Hem adam hem de kadını kabullenemedikleri gerçeklikle yüzleştirecek bir yol beklemektedir.
Bölümü yazarken zihnimde çalan şarkı " Senorita " bence sahneye çok uydu .Dinleyerek okumanızı tavsiye ediyorum ... ❄️
¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.
__ " Çok güzel görünüyorsun."
Bu Anıl'dı. Arkamı döndüm ona gülümsedim.
__ " Şu , bir anda ortaya çıkmalarını ne yapacağız senin?"
Omuz silkti. Elindeki beyaz tabağı bana uzatarak:
__ " Sana , bunlardan ayırmıştım."
Tabağın içinde birkaç kanepe ve ikişer tane de kurabiye vardı.
__ " Podyumun acıktırabileceğini düşündüm."
Şapşal bir sırıtmayla ve dalga geçerek bunu söylediğinde gülerek omzuna vurdum.
Güldü. Zaten sürekli yaptığı bir şeydi bu.
Podyum aklıma geldiğinde duraksadım.
Sahi dışardan bir gözle , ultra güzel o mankenlerin arasında (!) nasıl görünüyordum. Ona dönerek :
__ " Yanlarında pek sırıtmıyordum değil mi ?"
__ " Hayır , çok güzeldin. "
İçim rahatlamıştı . İstemsizce gülümsedim.
Sonra beni kimse beğenmese ,sadece bu adam beğense de yeterli olacağını düşündüm.
Anıl hayata öyle güzel bakabiliyordu ki. Ona döndüm :
__ " Sen hiçbir şeye çirkin diyemezsin ki zaten , ne düşünüyorum biliyor musun ? Sadece birkaç dakika senin gözlerinden bakabilsem dünyaya , belki o zaman yaşamaya devam etmek daha kolay olurdu"
Bunu söylediğimde ona çok yakın olduğumu fark etmemiştim bile gözleri öyle derin bakıyordu ki bir anlığına bakışlarını dudaklarıma indirdi benim bakışlarım da ışıl ışıl gözleri ve gülümserken kıvrılan dudakları arasında gidip geliyordu .
Sonra aramızdaki bu durumdan kurtulmak istercesine :
__ " Sende hiç fena değildin . En sonunda pastacı önlüğün dışında bir şeyin içinde görebildik seni."
Benden bu alayla karışık iltifatı beklemiyordu .
Şaşırmıştı ama mutlu da olmuştu.
Yürümeye devam ettik , az önceki halimizi unutmuş gibi , hiç konuşmadan ...
Dükkanın üstündeki evimizin önüne çoktan gelmiştik. O sırada ben üzerimde hala muhteşem elbisemin olduğunu ve onu çıkarıp teslim etmem gerektiğini hatırladım.
__ "Elbisem... onu butiğe götürmem gerekiyor. "
Ancak arkamı döndüğümde karşı caddemizdeki butiğin kapılarının çoktan kapanmış olduğunu gördüm.