Bölüm Yirmi Bir

108 16 157
                                    


İki Hafta Sonra
Pırıl pırıl bir sabaha uyandım. Hava soğuk olmasına rağmen gün ışıkları üstümüze düşüyordu. Yanımda bana sıkıca sarılan kar tanelerini seven adam 'a döndüm o hala uyuyordu. Yüzünde öylesine bir huzur vardı . Beyaz yüzünü çevreleyen sarı sakallarla kaplı yüzüne eğildim yanağına bir öpücük kondurduktan sonra yataktan kalktım.Anıl , öpücüğümden hiç etkilenmeden benim ters yönüme dönüp huzurla uyumaya devam etti.

 Mutfağa doğru yavaşça neredeyse ayaklarımın ucunda basarak yürürken küçük köpeğimiz Kahve ,  uyuduğu yerden kalkıp kuyruğunu sallayarak ayaklarıma koştu ardından da Anıl'ın uyuduğu yatağa zıpladı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Mutfağa doğru yavaşça neredeyse ayaklarımın ucunda basarak yürürken küçük köpeğimiz Kahve , uyuduğu yerden kalkıp kuyruğunu sallayarak ayaklarıma koştu ardından da Anıl'ın uyuduğu yatağa zıpladı. Anıl gözlerini hiç açmadan kolunu kaldırdı kahve , Anıl 'ın kolunun altından uzanıp çoktan yüzünün bir kısmını salyayla ele geçirdi Anılsa gözlerini ısrarla açmıyor sadece küçük köpeğimizin yumuşacık siyah tüylerini okşuyordu.

Gördüğüm bu manzara içimi tarifsiz bir hoşlukla doldururken içimden Anıl için kahvaltı hazırlamak geçti bende mutfağa geçtim , buzdolabının kapağını açtım . Anıl tıpkı babanneler gibi saatlerce liste yaparak alışveriş yaptığından dolap doluydu.

Kafamı dolabın içinde uzattığımda gördüğüm malzemeler beni şaşırtmadı : Kabartma tozu , şekerli vanilin , kakao , kremşanti , pastacı kreması... ne ararsan var sanki minyatür bir pastane ... dışımdan söyleniyorum" pastacı adamın dolabı işte ne beklersin."

Dolaptan iki yumurta çıkarıp tezgaha koydum tekrar dolaba döndüğüm sırada başıboş bıraktığım yumurtalar tezgahtan kayıp yere çarptı. Elime hemen bir kağıt havlu alıp yumurta gölüne eğilirken , kapının girişinden bana bakıp gülen Anılı gördüm . Anıl bir parça kağıt havludan alıp benimle birlikte yerleri temizlemeye başladı.Bir taraftan da gülüyordu:

—" direnme Zeyneeep ! Kabul et mutfakta iyi değilsin işte ."

Bunu der demez omzuna bir yumruk attım . Haklıydı. Hamurdan görünmeyen ellerim ve sıcak su kıvamındaki pudingime tanıklık etmişti. Evet mutfakta iyi değildim. Ama bunu belli etmek yoktu tabi .

Anıl ortalığı topladıktan sonra " seyret şimdi " der demez tezgahın başına geçti. Yumurtaları kırıp çırptı ardından önceden eritilmiş tereyağlı tavaya boşalttı. Mis gibi tereyağı kokusu mutfağı doldururken Anıl şovunu yapmaya devam ediyordu.

Ocağın hemen üstündeki küçük dolaptan cam kavanozlardan baharatları bir şef edasıyla önce burnuna götürüp kokluyor ardından da tavaya serpiştiriyordu.

Bu adamın mutfakta olmak için yaratıldığını düşünmeye başlıyordum artık bir adam ancak bu kadar keyifle omlet yapardı çünkü.

Tezgahın üstüne çıkıp bacaklarımı sallayarak oturup onu izlerken tamda bunu düşünüyordum.
Ve de beraberken paylaştıklarımızı...
Beraber çamaşır günlerinde çorap katladığım , alışverişe gittiğim , akşam yemeği yaparken saatlerce çene çaldığım , geceleri film izlediğim bir adamdı o. Birbirimizin hayatları iç içe geçmişti artık.

Cennette 40 GünWhere stories live. Discover now