Bölüm Yirmi İki

77 14 119
                                    

Bölüm şarkısı Camilla Cabello : Don 't Go Yet
Bölüme uydu mutlaka dinleyin 🎧...

Dolabın içine gelişi güzel fırlattığım tüm kıyafetlerimi kucaklayıp yatağın üstüne kocaman bir dağ gibi yığdığımda hazırlanmaya çalışıyordum

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Dolabın içine gelişi güzel fırlattığım tüm
kıyafetlerimi kucaklayıp yatağın üstüne kocaman bir dağ gibi yığdığımda hazırlanmaya çalışıyordum. Dört saaat sonra Londra'ya uçuyorduk çünkü .

Kıyafetlerimi ayıklamaya çalışırken Anıl dolabın üstünde duran bavuluma bakarak :

_ " Senin şu yeşilçam filmlerinden fırlamış gibi duran bavulunu almayacağız değil mi ? " diye sordu.

Ona gözlerimi devirdim :
_ " Hayır , sadece seninkini alalalım böylece tek bavul yapmış oluruz. hem Sezin Hanımın kıyafetleri epey bir yük edecek bize ."

Dolapta benim tarafım her ne kadar dağınık ve üst üsteyse Anılınkiler de bir o kadar düzenliydi. Benim gibi yatağa serip seçmesine gerek kalmadan her şeyini eliyle koymuş gibi bulup çıkardı. Alttan alta gülümsüyordu. Birbirine bu kadar zıt iki insan olmamıza ramen bunca zaman iyi idare etmiştik şimdiyse berber yurtdışına çıkıyorduk.

Askıda oraya gitmek için giyeceğim iki elbiseme baktım. Birisi pembe ve üzerinde minicik çiçekler olan bir modeldi diğeriyse sarı dümdüz bir model , Anıl 'a dönerek her iki modeli de sırayla üstüme tuttum :

—" Baksana , bu mu , yoksa bu mu ? "

Anıl bir süre düşünür gibi yaptı sonra sarıyı gösterdi pek emin değil gibi :

—" Bu güzele benziyor "

—" Beğendin mi ? "

—" Garip , yani en azından diğerlerine nazaran"

— " Bu işten hiç anlamıyorsun değil mi "

Ona doğru eğildiğimde saçlarımı düzeltti " pek değil sevgilim " derken saçlarının arasına da bir öpücük kondurmayı da unutmamıştı. Tekrar şapşal bir sırıtışla işime döndüğümde pembe olan dolapta kaldı , sarıyı askısından çıkarıp bavula yerleştirdim .

Bu benim ilk yurtdışı seyahatim olacaktı ve tabi Anılın da. Bu bizi o kadar heyecanlandırmıştı ki. Gidiş tarihimize yedi gün kala her gün Londra belgeselleri  izliyor , nereleri gezeceğimize dair aklımızda fikir kalsın diye uğraşıyorduk.

Ne yenilir , tarihi ve turistik yerler neresidir ...? hepsine dair hem internetten hemde televizyondan bulabildiğimiz kadarıyla gidiyorduk Londraya.

Tek başıma olsam çat pat konuştuğum İngilizceme asla güvenemezdim neyse ki Anıl vardı ve onun durumu benden daha parlaktı.
Uluslararası bir düzeyde aşçı olması için dil bilmesi gerekti ve bunun için de O ,  ingilizce kurslarına gitmişti hatta bir özel hocası olduğundan bile bahsetmişti.

Anıl çoğunluğu  siyah ve beyazdan oluşan kıyafetlerini katlayıp bana uzattı. Bende katlamayı yeni  yeni bitirdiğim kıyafetlerimle birlikte onunkileri de bavula yerleştirdim. Nihayet eşya toplama işini bitirmiştik.

Cennette 40 GünDonde viven las historias. Descúbrelo ahora