02

1.9K 138 5
                                    

Klasik bir gün, klasik bir tartışma.

Irene bana gözlerini dikmiş, beni kontrol etmeye çalışıyordu. Bense başarısızlığını keyifle izleyerek sırtımı ağaca yaslıyordum.

"Seni lanet pislik, zihnine hâlâ giremiyorum."

"Benim kadar güçlü değilsinde ondan."

Bunu söylememle çıldırmış, üzerime atlamıştı. Kendimi toprakta yuvarlanırken bulduğumda zorlukla doğruldum. Bu sefer sırıtan o olduğunda sabır diledim. Kardeşim olmasaydı onu kesinlikle öldürürdüm. Tekrar bana koştuğunda zıplamış ve havalanmıştım. Ağacın en yüksek dalında oturup bacaklarımı sallandırırken o yerde beni arıyordu.

"Pişt."

Sesimi duymasıyla kafasını kaldırmış, ellerini yumruk yapmıştı. Yanıma çıktığında dalda kibarca duruyor ve beni sıkıştırmaya çalışıyordu. Kedi kız gibiydi, böyle yükseklikte ki ince dalda bile ayakta kibarca duruyor, zarifliğini bozmuyordu. Beni saymazsak tabii. Bi anda beni ittiğinde bileğinden onu çektim. Hayır, hayır. Bu sefer altta olan ben olmayacaktım. Havada süzülürken onu altıma almıştım. Yere yığılışını keyifle izlerken ayaklarımın üzerinde inişimin sevincini yaşıyordum.

Tâ ki, karnıma oldukça sert bir tekme yiyip metrelerce ileride ki ağaca gömülmeme kadar. Bu kız ne ara ayağa kalkıp kendine gelmişti? Bana yaklaştığını gördüğümde gözlerine odaklanarak emir verdim.

"Acı."

Saniyeler içinde dizlerinin üzerine düşerek başını yere gömdü. Elleriyle çimenleri yollarken acıyla inledi.

"Özür, ö-özür dilerim!"

Gözlerimi ondan çekerek acı çekmesine son vermiş, gömüldüğüm ağaçtan uzaklaşmıştım. Minik adımlarla yerde ki kardeşimin yanına vardığımda ayağımla omuzunu dürtükledim.

"Bir daha asla, avımı sahiplenme."

Kendine gelmesini beklemeyerek önden eve ilerledim. İnanın, o çok güçlüydü ve zekiydi. Ama bana işlemesine izin vermiyor, ona kimin daha güçlü olduğunu gösteriyordum. Eve yaklaştığımda camdan beni ve kardeşimi izlediklerini anladım. Annem sinirli gözlerle bana bakarken, babam tepkisizce izliyordu. Ne yani, o beni ordan oraya savururken öylece kalamazdım ya?

Onlara havalı (?) Bir şekilde ilerlediğimi düşünürken kendimi yerde buldum, tekrar. Başımı kaldırdığımda kardeşim önden ilerliyor ve babamlara el sallıyordu. Harika, tüm karizmam yıkılmıştı. Babamın kahkahasını işitirken nasıl buraya geldiğini ve hızla çelme taktığını düşünüyordum, pes. Bu kadar da sessiz olunamaz.

•••

Nemli saçlarıma aldırış etmeden karıştırdım. Okula gelene kadar kuruyacaklarını düşünüyordum. Yanından geçip gittiğim kızlar arkamdan güzel iltifatlar ederken duymazdan geliyor ve yoluma devam ediyordum. Tanıdık parfüm Yeri'nin buralarda olduğunu belirtiyordu. Omuzumun üstüne koyulan el bunu onaylamıştı.

"Okulda ki bütün kızlar sana aşıkken neden hiç sevgili yapıp eğlenmiyorsun? Onlarla öpüşsen bile boşalacak tipler."

Sorduğu sorunun ciddiliğini anlamak için minik bedene baktım. Dalga mı geçiyordu yoksa gerçekten bunu düşünemeyecek kadar salak bi arkadaşa mı sahiptim?

"Bunu sormamışsın gibi devam edeceğim, cidden sormuş olamazsın."

"Son derece ciddiydim."

Paytak adımlarla dolabıma ilerlerken ciddi olduğunu belirttiğinde gerçekten nasıl bu kadar salak olabildiğini düşünüyordum. Dolabıma vardığımda içinden dersliklerimi alıyordum. O da yan dolaba yaslanmış, hâlâ cevap bekliyordu.

Enemies To Lovers || ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin