17

976 90 14
                                    


"Bunu yaptığıma inanamıyorum, lanet olsun!"

Neler mi oluyordu? Gecenin bir yarısında, sürümü terk ederek vampirlerin bölgesine girmeye çalışıyordum. Nehirden atlamayı seçmedim. Oradan girersem saniyesinde beni öldürürlerdi. Insanlar için yapılmış yürüyüş alanından yürüyor, tam sağımda kalan onların bölgesine girmek için kendimi cesaretlendirmeye çalışıyordum.

Derin bir nefes alarak omuzlarımı silktikten sonra boynumu sağ sola yatırarak sanki savaşa giriyormuşum gibi kendimi hazırlıyordum.

"Yapabilirim."

"Neyi yapabilirsin?"

Bir anda ensemde hissettiğim soğuk nefes ile ufak bir çığlık atmış ve kaçayım derken onların bölgesine girmiştim. Hızla arkamı döndüğümde Irene duygusuz bir şekilde bana bakıyordu. Yavaşca bakışlarını ayaklarıma indirdiğinde gözümü açıp kapatmamı beklemeden beni yakamdan tutarak yanına çekmişti.

"Aman be, yemedim bölgenizi."

Bu kızın bakışları aynı abisi gibi kesinlikle korkunçtu, gerilmeden edemiyordunuz.

"Niye bakıyorsun o zaman?"

Hasiktir! Zihin okuduğunu unutarak düşünmeye devam ederken ağızım açık kalmış, kımıldayamamıştım.

"Kötü bir niyetim yok, yani zaten görebiliyorsundur."

"Sence kötü bir niyetin olsa seni şu an burada öldürmüş olmaz mıydım?"

"Evet, kesinlikle haklısın."

Karşısında bir asker gibi dikilmiş, sürekli onu onaylıyor ve yüksek sesle yutkunuyordum.

"Abimi neden arıyorsun? Aklın o kadar karışık ki anlayamıyorum."

"Değil mi, ben de anlayamıyorum."

Hadi ama be! Bi insan bi kere bile sırıtıp gülmez mi? Sahte bir öksürük sunarak ellerimi ceplerime attım.

"Konuşmamız gerekiyor, sen de dahil."

"Chanyeol şehri terk etti."

"Ne dedin sen?"

Yan ve sinsi bir şekilde sırıtıp ellerini arkasında bağladığında omuz silkmişti.

"Rusya'ya gitti, uzun bir süre dönmeyecek."

"Neden? Ne için?"

"Seni ne ilgilendirir?"

"Vizeler başlayacak, yakında gelecek ve söylemiyorsun."

Onu denediğimde tek kaşını kaldırmıştı. Neden gitmişti gerçekten merak ediyordum. Bunu Yeri'den duyacağımı düşünerek onun yanında fazla bir şey düşünmemeye çalıştım. Yakınlaşması çok zor biriydi. Yeri onunla nasıl sevgili olmuştu bilmiyordum.

"Ne konuşucaktın söyleyecek misin yoksa salak salak düşüncelerini görmeye devam edeyim mi?"

"Boş ver, chanyeol burada değilse önemi yok."

Bir şey demeden çıkışa ilerlediğimde arkamdan sessizce fısıldamıştı.

"Ona inanmalısın, şu an benim sana inandığım gibi. Bazı şeyler için artık çok geç. Siz ölümlüler, değerleri kaybedince anlayıp fark ediyorsunuz." 

Chanyeol'un ona hiçbir şey anlatmadığından emindim, bu kız her şeyi nerden biliyordu? Cümlelerine odaklanmamayı seçmiştim. Haklıydı ve sinirimi bozuyordu.

•••

1 ay sonra

"Vizelere hiç hazır değilim..."

Jimin solumda söylenirken göz devirdim. Sanki biz hazırdık. Karşı masadan kahkaha sesleri geldiğinde kısa süre onlara göz gezdirmiştim. Bakışlarımı kaçırırken en arka masada tek başına oturan Yeri ile göz göze gelmiştim. 1 ay boyunca benden kaçmış ve tek kelime dahi etmemişti. Kahvesinden bir yudum alarak masadan kalktığında bana yaklaşmasını izledim. Büyük ihtimal çıkışa gidiyordu. Yanımdan geçerken başımı ona çevirmiş ve koklamıştım. Chanyeol'e ait tek bir koku vardı. O da Chanyeol'ün takıp daha sonrasında Yeri'ni bileğine taktığı bileklikti.

Kafeteryadan çıktığında önüme dönerek notlarıma göz gezdirmeye devam ettim. 1 aydır chanyeol'den hiçbir haber yoktu. Jimin, Yoongi ve Kai arada onu soruyorlardı ve ben cevap veremiyordum. Vizeler bugün başlamıştı ve gözlerim sürekli onu arıyordu. Kafeteryadan kalkma vaktimiz geldiğinde notlarımı toparlıyarak Jimin'in kalkmasını bekledim. Kalktığında alandan çıkıp asansörlere gitmek için ilerlemeye başladık.

Her yer o kadar doluydu ki, zor yürüyordunuz. Sınıfımızdan birkaç arkadaşımızla karşılaştığımızda hangi sınıfta olduğumuzu söylemiş ve sınavda çıkabilcek sorulardan bahsetmişti. Bir anlık, bir anlık benim için her şey durmuştu. Merdivenlerin yanında asansör beklerken, onu burada hissetmiştim.

Etrafımı incelemeye başladığımda yukarı çıkan merdivenlere bakmış, ardından aşağı inen merdivenleri incelemiştim. Arkadaşlarım ne olduğunu soruyorlar ve asansörün geldiğini, acele etmemiz gerektiğini söyliyerek beni kabine ittiriyorlardı. Hızlı hızlı inip kalkan göğüsüm, düşünmeme engel oluyordu. Emindim, az önce yanımdan geçmişti. Hem de öylece, sanki hiç tanımıyormuş gibi. Beni fark etmemesi imkansızdı.

Düşüncelerimle boğuşurken 3. Kata gelmiş, arkadaşlarım sınava girecekleri sınıfların listelerini kontrol ediyordu. Bense asansörden birkaç adım uzaklaşmış, kendime gelmeyi bekliyordum. Bu kadar heyecanlanmam beni lisede ki anılarıma götürüyordu.

"Baekhyun, 319 numaradasın. 317 numarada olacağım. Sınavın bittiğini beni burada bekle."

Jimin ismimi seslendiğinde onu başımla onaylamış ve söylediği sınıfıma ilerlemeye başlamıştım. Girişte görevlinin boş laflarını hiç dinlemeden notlarımı ve telefonumu bırakarak orta sıralara ilerlemiştim. Öğrenci kartımı sıraya bırakarak imza sırasının bana gelmesini beklemiştim. Görevli bir şeyler söylüyordu fakat beynim asla algılamıyordu. Imza kağıdından önce sınav kağıdım verildiğinde gruplu olduğunu anlamış ve göz devirmiştim. Cidden, gereği var mıydı?

Kağıda bomboş bakıyor, soruları birçok kez okuyor fakat hiçbir şey anlamıyordum. Bi an önce sınavımı vererek çıkmak ve Chanyeol'ü yakalayarak konuşmak istiyordum. Kalemi elimde boş boş sallamak dışında yapabildiğim başka bir şey yoktu. İlk 10 dakika dolduğunda çıkmamız için 5 dakika kaldığını söyleyen görevliyle gülümsedim. 5 dakika kaldığı için 'hadi artık sorulara odaklan' mooduna girerek sorulara odaklanmaya başlamıştım.

Kısa sürede yapabildiğim soruları yapıp kalanları salladığımda imzamı atarak hızla sınıftan çıkmıştım. O kadar hızlı çıkmıştım ki telefonumu unutup hemen geri dönmüştüm. Onu nerede bulacaktım? Kaçıncı katta sınavdaydı? Merdivenlere yönelip hızla giriş kata indiğimde belgelerin asıldığı panoya ilerlemiştim. Öğrenciler bana 'sınava geç kalmış' tarzı bakışlar atsada umursamadan psikoloji bölümünün belgelerini bularak bugün hangi sınıfta sınavda olduklarına baktım. -2 025.

Geldiğim yöne koşarak geri gittiğimde nefes nefese kalmıştım. Bu kat çok sessiz ve sakindi. Acaba doğru mu baktım şüphesine giriyorken sağ dönerek ilerlediğimde sınıftan çıkan birkaç kişiyi görmüştüm. Yanlarına gidip kapıda asılı olan belgeyi inceledim. Park Chanyeol, Park Chanyeol...

"Park Chanyeol!"

Selamlar, üstünde durmadığım için bilmediğinizi veya unuttuğunuzu düşünerekten hatırlatma yapacağım. Baekhyun Felsefe okuyor ve 20 yaşında, Chanyeol psikoloji okuyor ve 21 yaşında Fen ve edebiyat fakültesindeler. İkisi de ikinci sınıftalar. Muah

Enemies To Lovers || ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin