08

1.3K 121 37
                                    

"Seni aptal!"

Irene gelmiş ve onların zihnini kontrol ederek çıkıp avlanmamızı sağlamıştı. Lafımı geri alıyorum, Yeteneği harikaydı.

"Bensiz avlanmaya gidersen olacağı buydu."

Hala saymaya devam ediyor, o sırada avlaya bileceği bir hayvan bakıyordu. Ben çoktan avlanmıştım, sabah olmak üzereydi ama hala ona av arıyorduk.

"Bu karda ben nasıl hayvan bulayım!"

Av bulamadığı için git gide sinirleniyordu. Bana patlayacak diye korkmuyor değildim. Avımı paylaşmayı sevmezdim ve ona dokundurtmamıştım bile. Buz tutmuş göle geldiğimizde sırıtıp dalga geçtim.

"Balık avlamak ister misin?"

Soğuk bakışlar beni bulduğunda bir iki adım geriledim. Benim kanımı içmezdi herhalde, değil mi?

"Boş yapma ve bana hayvan bul. Yoksa seni a-"

"Sus."

Sessizce mırıldanıp gözlerimi kıstığımda baktığım yere bakmış, ne olduğunu görmeye çalışıyordu. Bir tilki gördüğümde ona bakmıştım, ama o çoktan gitmişti bile. Başımı göle çevirdiğimde gölün sonuna varmış, ağacın üstüne zıplamıştı. O avını izlerken ben göle adımlamış, buzu inceliyordum.

Ayağımın altında ki çatlağa baktığımda gözlerim büyümüştü, en ufak hareketimde kesinlikle çatlayacaktı. İşte şimdi tam olarak sıçmıştım. Vampir hızımla gitmeye çalışsam bile kırılacaktı. Bedenimi arkaya yavaşça döndürürken çatlama sesleri çoğalmıştı. Gözlerimi yumarak lanet ettim. Ben o kadar ağır değildim ki!

Tilkinin acı çığlığını duyduğumda gözlerimi açmıştım. Daha yeni mi avlanıyordu? Bu kadar yavaş olmak zorunda mıydı cidden? Derin bir nefes aldığımda içimden üçten geriye geri sayım yaptım. Bir, iki, ü-

"LANET OLSUN!"

Kalçama kadar göle düştüğümde hala buzlu olan kısımdan tutunmuş, üst bölgemi göle sokmamaya çalışıyordum. Ağırlığımı buza verdikçe o kısımda çatlıyordu. Aklıma telefonum gelince gözlerimi büyülterek tek elimi suya soktum. Cebimden telefonu çıkartarak sudan çıkardım.

Ah, güzel telefonum.

Onu kara fırlatarak daha fazla su almasını engelledim. (?!) Kardeşime çağırdığımda bir kaç dakika içinde önümde belirmiş, ağızının kenarından akan kanı temizliyordu. Kahkaha attığında ellerimi yumruk yaparak gürledim.

"bana yardım etmezsen yemin ederim burdan çıktığımda belanı si-"

Ayağıyla omuzuma bastırarak tüm bedenimi göle soktuğunda soğuk su nedeniyle titredim. Bedenimi arkaya çevirdiğimde bulanık suda gördüğüm bir bedenle gözlerimi büyülttüm. Hızla ona yüzerek iyice dibe yaklaştım. Onu kucağıma aldığımda düştüğüm yere yüzmeye başladım.

Deliği genişletmek için yumruklar atarak buzları parçaladım. Irene mi? O çoktan onu öldürmemem için kaçmıştı. Kızla beraber kendimi kara attığımda onu kontrol etmiştim. Elbette ölmüştü. Haftalardır buzlu gölün altında kalmış, ölü bir genç kız.

Onu burada bırakamazdım, polisleri ararsam bizi sorguya çeker, otelin çıkış kameralarını kontrol ederdi. Aklıma gelen konuyla gözlerimi sıkıca yumdum. Pekâlâ, başka çarem yoktu fakat, onu şu anda dönüştürürsem susuzluğu nedeniyle insanların hepsini avlayabilirdi. Onu avlandırsam bile yeni vampir olduğu için susuzluğunu asla kontrol edemez, gene insanları avlardı. Irene'e ulaşmak için telefonu elime aldığımda telefonun çalışmadığını gördüm.

Enemies To Lovers || ChanBaekWhere stories live. Discover now