16

990 89 14
                                    

Baekhyun'un ağızından

Sırtıma vuran soğuk rüzgar, ve arkamda ne olduğunu anlamaya çalışan sürüme ait 2 çocuk öylece beni izliyorlardı. Chanyeol'un kendi bölgesine geçişini izlemiş, önüme dönmüştüm. Şaşkın küçük gözleri inceleyerek derin bir nefes aldım.

"Az önce bir vampirin gitmesine mi izin verdiniz?"

"O, normal bi vampir değil."

"Bölgenize giren bir vampir yakalamıştınız..."

"Sus artık, bu üçümüzün arasında kalacak. Başkasından duyarsam başınız belaya girer. Safkan bir vampir, avlamamız kolay olm-"

Lafımı bölen yüksek sesle omuzlarımın üstünden nehirin karşısına baktım. Salak, sinirini bir ağacı devirerek mi yok ediyordu?

"Size güvenmemiz için bize doğruyu anlatın lütfen."

"Doğruyu ben de bilmiyorum ki, size nasıl anlatayım..."

•••

"Sürü lideriniz nerede?!"

Karanlık gecede, sırtımı soğuk duvara vererek yerde oturuyordum. Tüm kurtlar dışarıda ateş yakıp, konuşuyorlar ve nöbet değişimi yapıyorlardı. Kollarımı dizlerime yaslayıp sağımda ki camdan ay'ı izlemeye başladım. Işığı gözlerimi alıyor, güzelliğine odaklanmak isterken çoğu büyükler dışarıda kurtlara beni soruyorlardı.

Chanyeol, tüm her şeyi karıştırıyordu. Bi sonuca varamamam inanın sevgimden değildi. Onu tanıyordum. O, başımı belaya sokmayacak biri. Yani en azından ben öyle biliyordum. Ona güvenmek ve inanmak isterken o geliyor ve zorla birleştirdiğim parçaları zıt bir şekilde yıkıyordu.

Bu sabah kurduğu cümleler beynimde dönüyordu, bana yardım etmek için mi gelmişti? Sinirle sırıtıp yerimden kalktığımda camdan aşağıda ki kalabalık topluluğa bakmıştım. Dedemle göz göze geldiğimizde yüzümde ki sırıtmam yavaşça solmuştu. İşte şimdi boku yemiştim.

Hızla camdan uzaklaşıp merdivenlerden indiğimde kapıyı ben açmadan o çoktan açmıştı bile. Çıkmama izin vermeden kapıyı sertce kapattığında sesli yutkunmuştum.

"Müsade edersen-"

"Seni son kez uyarıyorum."

Tok bir sesle konuştuğunda birkaç adım gerilemiş ve bakışlarımı kaçırmıştım.

"Seni sürü lideri yaptığım için beni pişman etme! Babandan hiç mi bir şey öğrenmedin? Baban senin bu halleri görseydi, kendinden utanırdı!"

"Ailenin tek oğlu olduğum için üzgünüm. İnan ben de istemiyorum bu liderliği. Sakin ve sessiz bir şekilde yaşamak istiyorken babamın ölümünün hemen ardından sabah uyandığımda sürü lideri olmayı beklemiyordum. Elimden geleni yapıyorum."

"Bu mu elinden gelen?! Kendine gel Baekhyun, toparlan artık. Beni utandırma! Babamın ismini son-"

"Babam hakkında konuşma artık."

Bir şey demesine izin vermeden yanından geçip dışarı çıktığımda ateş yakılan alana ilerledim. Ellerimi ceplerime sokarak araya kaynaştığımda sorulara kulak astım.

"Yakalanmıyorlar, sürekli ağaçların en yüksek dallarında dolaşıp başımızı döndürüyorlar. Az önce mathew ile çarpıştık. Amaçları bizi yormak."

Burnu kanayan Armi peçeteyi burnuna götürken konuştuğunda bakışlarımı kaçırdım. Bize tek yardım edebilecek kişi bir vampirdi. Sürüm ve bölgem için bu imkansız olduğundan sadece boş boş nöbet tutuyorduk işte.

"Peki ya, onları gönderen Safkan vampiri yakalasak onlar bizim ayağımıza gelmezler mi?"

"Evet, çok mantıklı!"

Yükses sesle çoğu kişi onayladığında ne yapacağımı bilemeyerek elimi enseme götürdüm.

"İyi de, bugün lider bir safkan vampiri yakalamanın imkansız olduğunu söylemişti."

Tüm gözler bir anda bana döndüğünde göz devirmemek için zor durmuştum. Şu an onların dediklerini duymuyor ve ne yapacağımı düşünüyordum. Tüm sürüye yalan söyliyerek Irene'den yardım istemeli miydim? Kendime sırıttığımda siktir çektim. Ha Chanyeol, ha Chanyeol'un kardeşi Irene.

"Lider, bizi katılıyo musunuz?"

Kendime geldiğimde etrafa boş bakışlar atıp tek kaşımı kaldırdım.

"Hangi konuda?"

"Ormanın tüm kurtlarına karşı tek bir safkan vampir, bence kaybetmemiz imkansız."

"Daha normal 2 3 vampiri yakalayamıyorsunuz, safkan bir vampiri mi yakalayacaksınız? Güldürmeyin beni."

"İzin verdiğin sürece, deniyeceğiz."

"Saçmalamayın, sizi riske atamam. Çok can kaybı olur."

"Deneyin."

Tok sesi gene duyduğumda arkamı dönerek terastan bizi dinleyen dedeme baktım.

"Ne saçmalıyo-"

"Elinizden geleni yapın."

İşte şimdi tam bok çukuruna girmiştim. Chanyeol'e haber vermeliydim. Elimi cebime atıp telefonumu açtığımda numarasının olmadığını fark etmiştim. Hep yüz yüze olduğumuz için asla numarayı aklıma getirmemiştim. Telefonumu sinirle kapayıp cebime geri soktuğumda dudaklarımı kemirmeye başlamıştım.

"O lanet safkanı yakalamadan geri gelmeyin!"

Dedem yukarıdan bana 'senin bir bok becereceğin yok' bakışı attığında derin bir nefes aldım. Neden gerilmiştim? Chanyeol için mi endişeleniyordum yoksa sürüm için mi? Herkes yüksek sesle birbirini destekleyip gaza geldiğinde bende yapmacık bir gülümseme sunarak onlara dahil oldum. Chanyeol için rol yapıyor derken kendi halime üzülüyordum.

Planlamayı başlatmamı beklediklerinde birkaç dakika sessizlik oluşmuştu. Planı bu gece düşüneceğimi ve birkaç güne uygulamaya geçeceğimi söylediğimde reddetmişler, yarın sabah yapmamızı söylemişlerdi. Bu salaklar sabrımı sınarken plan yapmak için eve geri döndüğümde herkesin dinlenmesi için evlere dönmesini söylemiştim. İntikam duyguları onları heycanlandırmış, yorgunluklarını hissetmelerine engel oluyordu. Yan evden dedemin bakışlarını aldırmadan evime girdiğimde kapımı kapatarak hızla yere oturdum.

Ne bok yiyeceğim ben?

Enemies To Lovers || ChanBaekDonde viven las historias. Descúbrelo ahora