22

1K 85 42
                                    

"Bir ara verelim, 20 dakika sonra sizleri tekrar sınıfa bekliyorum."

Ögrencilerin çoğu sınıftan çıktığında karaladığım defterime baktım. Salak saçma bir şeyler çizmiş ve sayfalarımı boşa harcamıştım.

"Baekhyun, sana sesleniyoruz. İyi misin?"

Kapıdan geri dönerek bana yaklaşan Yoongi ile bakışlarımı ona çevirdim. Gözlerimi kırpıştırıp başımla onu onayladım."

"Evet, iyiyim. Dalgınım biraz kusura bakma. Çıkın siz gelirim birazdan."

Beni inceleyip sakince başıyla onayladığında arkalarından gidişlerini izlemiştim. Vizeler bitmişti ve yoğun bir şekilde derslere katılmaya başlamıştık. Chanyeol ile yatmamızın ardından yaklaşık iki hafta geçmişti. O gün birbirimizin telefon numarasını almıştık. Her şey güzeldi, inanılmazdı. Sonrasında ikimizde kötü hissetmiştik. Birbirine ölümüne düşman olan iki ırkın birlikte yattığı duyulsaydı, kesinlikle kıyamet kopardı. O günden sonra ne birbirimize yazmıştık, ne de konuşmuştuk. Fakültede denk geldiğimizde birbirimizi görmezden geliyor ve uzaklaşıyorduk.

O gece yaşadıklarımızın kesinlikle tarifi yoktu. O anı hiç bir şeye değişmezdim. Aramızın limoni olması garip hissettirsede bazı geceler rüyamda onu görüyor, sabah ereksiyon olmuş penisimle uyanıyordum. Onu kesinlikle fazlasıyla arzuluyordum. Acaba o da beni arzuluyor muydu?

Sıranın üzerinde titreyen telefonumu elime alarak arayan kişiye baktım. Kai arıyordu. Açtığımda Yoongi ve Jimini gördüğünü söylerek okulda olduğumu anladığını söyleyip beni yanına çağırmıştı. Elbette ki gitmeycektim.

"Hem, Chanyeol de buralarda."

Telefonu suratına kapatıp ayaklandığımda kendime güldüm. Vaz geçtim, gidiyordum. Sınıftan çıkarak asansöre bindiğimde giriş kata gelerek kafeteryaya ilerledim. O sırada gözlerim bahçeye bakıyor, büyük ihtimal sigara içmekte olan vampiri arıyordum. Dışarıda olmadığını anladığımda kendimi kafeteryanın ortasında bularak etrafıma bakınmıştım. Nerdeydi bu salaklar?

"Baek!"

Solumda bana seslenen Kai ile o tarafa yönelmiştim. Kafeteryanın terasına bakınmak ne yazık ki aklıma gelmemiş ve öylece yanlarına oturmuştum.

"Chanyeol demesem geleceğin yok."

"Yalan."

İnkar ettiğimde hepsi gülmüştü. Komik olan neydi? Etrafı gözlemlemeye devam ederken gelen soruyla bakışlarım Jimini bulmuştu.

"Aranız gene mi kötü?"

"Hiç iyi olmadı ki..."

Mırıldandığımda hepsinin gülümsemesi solmuştu. Terastan çıktığı an kokusu buram buram yayılan Park Chanyeol, kolunun altında olan Yeri ile gülüşüyordu. Kalp atışlarımın değiştiğini fark ettim. Çıkışa ilerlediklerinde hemen teras çıkışının yanında oturduğumuzdan bizi görmüşlerdi. Saniyelik gözlerimiz buluştuğunda gene tepkisizliğini korumuş ve bir şey demeden ilerlemişti. Tabii Kai ona seslenene kadar.

"Chanyeol, Yeri!"

İkili omuzlarının üstlerinde bize baktıklarında geri dönerek masaya yaklaştılar. Chanyeol boşta ki elini masaya koyup yaslandığında yüzüklerle dolu parmaklarını inceledim. Damarlı ellerinden gözlerimi alamazken bilekliklerine inceledim. Geçen gün Yeri de gördüğüm bilekliğin aynısıydı. Onların yakın arkadaş olmadığını bilseydim kesinlikle sevgili sanardım. İlk resmi tanışmamızda ki gibi.

"Seslenmesek yanımıza geleceğiniz yok."

"Pardon."

Yeri kibar bir şekilde cevaplayıp tebessüm ettiğinde gülümsedim. Şirin bir kızdı.

Enemies To Lovers || ChanBaekWhere stories live. Discover now