23

947 86 21
                                    

Sınıf değiştiği için koridorun sonuna gelerek ortak ders olan sınıfa adımladım. Tanımadığım binlerce yüz gördüğümde iç çektim. Bu görüntüyü sevmiyordum. Gözden uzak olmak için en arkaya, karanlık alana ilerliyerek sol en köşeye oturdum. Elimde tuttuğum defteri masaya bıraktığımda hocayı beklerken telefonumu almak için elimi cebime götürdüm. Telefonumu bulamadığımda siktiri çekerek ayaklanmış, az önce ki sınıfıma ilerlemek için bu sınıftan çıkmıştım. Daha doğrusu çıkamamıştım. Chanyeol ile kapıda denk geldiğimizde ikimizde duraksamıştık. Bir şey demeden onun sağından geçerek koşarak eski sınıfıma girdim. Sınıf çoktan dolmuştu. Oturduğum sırama ilerleyip altına baktığımda telefonumu bulamamıştım. Etrafa bakınıp arka sırada oturan öğrenciye sormuştum.

"Acaba, burada bir telefon gördünüz mü?"

"Yeni geldim, görmedim."

Sağ taraftan kızlar konuştuklarında işaret ettikleri yere baktım. Onlar bulup hocanın masasına koymuşlardı. Teşekkür ederek telefonumu aldığımda sınıftan çıktım. Dersimiz olan sınıfa girdiğimde telefonumu kontrol ediyordum. Sırama yaklaştığımda başımı kaldırıp sırama girecektim ki yanımda oturan kişinin Chanyeol olduğunu görünce duraksamıştım. O da yanına bakıp defterimi gördüğünde mırıldanmıştı.

"Burada oturduğunu bilmiyordum, üzgünüm."

Bir şey demeden kalkmasını bekledim. Kalktığında yerime oturduğunda o da geri oturmuştu. Ne yapıyordu bu? Anlamaz bakışlarıma karşılık etrafa bakındığında bende bakındım. Ortak ders olduğundan boş yer neredeyse yoktu. Bu niye Yeri'nin yanına oturmuyordu ki? Gözlerimle minik bedeni aradığımda gitmiş olduğunu anlamıştım. Öyleyse o neden derse katılmıştı ki?

"Yeri yok, sen neden derstesin?"

Sorgulamam üzerine bana bakıp tek kaşını kaldırdı.

"Vizelere hiç çalışmadığım için notlarım düşük, finallerde yüksek almak için derslere katılıyorum."

"Önceden katılmıyordun."

"Çünkü notlar açıklanmamıştı."

Tabii ya, ben ne sanıyordum ki. Chanyeolun yan sıralarına da 3 lü grup gelip oturduğunda hiç boş yer kalmamıştı. Önüme bakarak gelen hocayla defterimi açtım. Tuhaf bir şekilde heyecanlı değildim, varlığı derse odaklanmamı etkiler diye düşünüyordum fakat sorun olmuyordu. Onu ne ara bu kadar takmamaya başlamıştım, bilmiyordum. Hoca vize notlarında ki düşüklükten bahsettiğinde Chanyeol çoktan sıkılmış olacak ki elini yanağına yaslayarak parmaklarıyla kalem çevirmeye başlamıştı bile.

Dersin ortalarında ben hocaya yetişmek için önemli notlar alırken o her şeyi kısa ve net bir şekilde not alıyordu. Bunu rahat oturuşundan anlamıştım. Ben yazmak için cebelleşirken o sırtını yaslayıp gevşek gevşek hocaya bakıyordu. Varlığı sinirimi bozmaya başlıyordu.

"Baekhyun-"

"Benimle iletişimde bulunma."

Ders ortasında rahatsız edilmekten nefret ediyordum. Tüm dikkatim dağılıyor ve asla odaklanıp not alamıyordum. Not alamayınca sınav haftası salak gibi kalıyor ve acaba burada hangi konudan bahsetmişti diye söyleniyorum. Defterimden bakışlarımı çekmeden ve oldukça umursamazca Söylediğim şeye şaşırmış olmalıydı. Evet Chanyeol, benimle hiçbir zaman iletişimde bulunma. Bu sadece bu derse özel söylediğim bir şey değildi. Chanyeol gitmek için sırtını sıradan ayırdığında yanında oturan üçlü yüzünden derin nefes alarak geri yaslanmıştı.

Yaklaşık beş dakikanın ardından molaya girdiğimizde yanında oturan bedenler kalktığı an sıradan ceketini ve defterini alarak fırlamıştı.

"Siktir git."

Mırıldanıp göz devirdiğimde hassas kulakları duymuş olacak ki kapıyı sertçe kapamıştı. Boşalan sınıfta yankılanan ses yüzünden uyuyan öğrenciler başlarını sıradan kaldırıp ona sövdüklerinde daha da sövmelerini istemiştim. Ona neden sinirli ve kinliydim bilmiyorum. Doğru olanın bu olması gerekiyordu, zihnim ve bedenim de ayak uyduruyordu.

Beklediğim üzere ikinci derse gelmediğinde çok daha rahat etmiş ve derse odaklanmıştım. Vize notları kötüymüşte bilmem ne, salak gibi rusyada sürtmeseydi notları gayet iyi olacaktı. Rusya demişken insan kanı muhabbetini nasıl aştığını bilmiyordum. Tahminimden hızlı kendine gelip toparlanmıştı. Kendi kendime omuz silkip not alamaya başladığımda geçen dakikaların farkında değildim.

Kısa süre sonunda ders bittiğinde gerilip eşyalarımı toplayarak sınıftan ayrılmış ve eşyalarımı dolabıma bırakmıştım. Önümde el el yürüyen jimin ve yoongi çiftinde de artık sıkılmaya başlamıştım. Bana neler oluyordu bilmiyorum ama kendi kabuğuma çekilip etrafımda ki herkesten kurtulmak istiyordum. Asansör beklediklerinde bir şey demeden merdivene yöneldiğimde seslendiler.

"Girişte bekle bizi, su alıp geleceğiz."

"Gelmiyorum ben, çok yorgunum."

"Sen gelmemezlik ya-"

Cümlesini tamamlamadan aşağı indiğimde elimde tuttuğum ceketimi giyerek okul çıkışına ilerlemiştim. Kai ve arkadaş grubunu gördüğümde onlara çaktırmadan diğer çıkış kapısına ilerlemek için yönümü değiştirdim. Kai beni fark ederek daha doğrusu kokumu aldığında adımla seslenmişti. Duymamazlıktan gelerek diğer çıkışa geldiğimde okuldan rahatça çıkmanın keyfini yaşamış ve evin yolunu tutmuştum.

•••

"Dede, uyuyacağım."

"Sürünle ilgileniyor musun?"

Onaylar bir ses çıkardığımda kapıyı kapatıp eve girmeme gene izin vermemişti. Kendi evine siktir git dememek için zor duruyordum.

"Hiç öyle gözükmüyor."

Dudaklarımı sinirle ısırıp omuzumu kapıya yasladığımda kaşlarımı kaldırdım. 'Gider misin yoksa ben suratına kapıyı mı kapatayım' bakışımın ardından bastonuyla kafama yavaşça vurmuştu. Evime girip kapıyı kapattığımda gözlerimi kapatarak derin bir nefes almıştım. Düşünsenize dedem varken Chanyeol ile bir şeyler yaşıyoruz ve dedem duyuyor. Kesinle torunum demeden kellemi alırdı. Düşüncem sinirimi alt üst ettiğinde yüksek sesle kahkaha atarak yukarı çıkmıştım.

Enemies To Lovers || ChanBaekWhere stories live. Discover now