06

1.5K 148 17
                                    

"O gece, birlikte beklediğim kurt sen olabilir misin?" 

Gözlerimin içine odaklanmış, elinde ki kupayı daha sıkı tutmuştu. Derin bir nefes alıp göz devirdiğinde elinde ki kupayı masaya bırakmış ve arkasını dönüp benden uzaklaşmıştı.

"Belki evet, belki hayır."

Ne? Ne bu imâlı cümleler? Alt üstü nehirde birlikte nöbet tutmuştuk. Gören de gizli bir randevu yaşadık sanacak.

"Anladım, sendin."

Duraksayıp omuzunun üstünden bana baktığında sırıttım. Sinirimi bozmuştu, sinirini bozmalıydım.

"Öyleyse ne olmuş?"

"Ben de tam bunu soracaktım. Ne olmuş olabilir ki de bunu saklamaya çalıp imâlı imâlı konuşuyorsun?"

"Derdin ne?"

"Asıl senin derdin ne? Duygu yüklü bakışlar atıyor, konuşmanın ortasında siktir olup gidiyorsun! Bilgin olsun diye söylüyorum, bu seni havalı kılmıyor veya arkandan tüm gün boyunca neden böyle yaptığını düşünmüyorum. Ne de olsa sadece basit bir düşmanımsın."

"Evet, sadece basit bir düşmanınım."

Sinirle ve kırgınlıkla soluyup hızla gözden kaybolduğunda yumruklarımı sıktım, kendine ne kadar değer biçiyorsa sinirlendiriyordu beni.

•••

Irene ile kollarımızı göğüsümüz altında bağlayıp iştahla yemek yiyen Yeri'yi izliyorduk.  Kalabalık alanda tek yemek yemeyen bizdik gördüğüm kadarıyla.

"Bonlor mükemmol!"

Yemek yerken boğukça konuştuğunda göz devirmiştim, Irene hayranlıkla onu izliyordu. Daha fazla bu görünteye dayanamayarak ayağa kalktım. Üzerimi düzeltip kendimi otelin dışına attım. Soğuk havayı soluyup karda gezinmeye başladım. Ormanlığa ilerlediğimde garip sesler duyduğumda kaşlarım havalandı. Bu tam olarak...

"Tanrım, basıldık."

Turuncu saçlı çocuk bana bakarak dudaklarını ısırdı. Siyah saçlı beden ise önemli olmadığını söyleyip tekrardan onu kendine çekti. Kaşlarım bu görüntüyü izlerken çatılsada bakışlarımı kaçırdım. Yanlış anlaşılma olmasın, homofobik değildim. Büyük bir destekçiydim. sadece, öpüşen insanları görmek hoşuma gitmiyordu.

Kendimi burada fazlalık olarak gördüğümde arkamı dönerek mırıldandım.

"Keyfinize bakın, rahatsızlık için üzgünüm."

Gözden yavaşça kaybolduğumu düşünürken arkamdan geldiklerini duymuş, omuzumun üzerinden onlara bakmıştım.

"Beni mi takip ediyorsunuz?"

"Sadece, hava iyice karardığı için yolu bulamayız diye düşündük."

İki beden yanıma geldiklerinde siyah saçlı çocuk elini uzattı, karşılık vermek istesemde vücut ısım nedeniyle insanlarla temasta bulunamıyordum. Saçlarına düşen karı gördüğümde havanın zaten çok soğuk olduğunu ve şüphelenmeyeceklerini düşünerek karşılık verdim.

"Ben Min Yoongi, sevgilim Park Jimin."

"Chanyeol, Park Chanyeol."

Tanışmamızın ardından birlikte otele dönmüş, gece için otelin barında buluşma kararı almıştık. Neden kabul ettiğimi soracaksanız, Irene tarafından satılmıştım. Yeri de kardeşimi seçmişti. Onlardan başka burada takılacağım ve tanıştığım tek onlar vardı.

Odama girerek duş almış, gece için hazırlanmıştım. Özel bir hazırlık değildi, sadece parfümümü her zamankinin aksine bir iki fıs daha fazla sıkmıştım. Siyah saatim sol bileğimi kaplarken parmaklarımda ki yüzükleri inceledim. Yüzüksüz ve saatsiz gezdiğim pek görülmezdi.

Enemies To Lovers || ChanBaekWhere stories live. Discover now