29

777 85 22
                                    

"Anne, bir kurtla ilişki yaşayacağımı gösterdin. Buna nasıl izin veriyorsun?"

"Buna karşı çıkamam Chanyeol, her şekilde o kaderini yaşayacaksın."

"Peki ya, babam?"

"Ona göstermeyeceğim, merak etme."

Annemle büyük salonda oturuyorduk. Babam kucağında ki Irene ile içeri girdiğinde annem bana göz kırparak susmam için işaret yapmıştı.

"Anne oğul ne konuşuyorsunuz fısır fısır?"

Annem omuz silkip beni bacaklarına doğru yatırdığında tavanı izlemeye başladım. Onlar bir şeyler konuşuyorlardı, düşuncelerim yüzünden onlara odaklanamıyordum. Baekhyun, Byun baekhyun. Bu isim beynimde yankılanıyordu. Irene bir anda kucağıma çıkarak karnımda zıplamaya başladığında yüzüme doğru eğildi ve sessizce mırıldandı.

"Abi, o da kim?"

Babam ne olduğunu sorduğunda Irene hızla konuşmuştu, çok fazla anlayamasakta.

"Abimin düşüncelerinde Byun Baekhyun diye biri var."

Babam Byun ismini duyduğunda anneme tedirgin bakışkar atıp bana kim olduğunu sormuştu. Annem hızla benim yerime cevaladığında hâlâ kucağımda zıplayan sarı gözlerle bana bakan kardeşime baktım.

"Okulundan bir çocuk, kavga etmişler."

"Byunlar, onlardan uzak dur Chanyeol."

Başımla onayladığımda Irene'nin zihnimi okumaması için ne yapmam gerektiğini düşündüm. Gördüğüm kadarıyla Irene gelecekte zihnimi okuyamıyordu. Bunu nasıl yapmıştım? Doğrulup onu kucağımdan indirdiğimde oyuncaklarıyla oynamak için koşarak uzaklaşmıştı. Odama çıktığımı söyleyerek yukarı çıktım. Ben, nasıl o kadar güçlü olmuştum? Irene ve en yakın arkadaşım Yeri sevgili oluyorlardı. Bunları düşünüp sorgulamak beni çıldırtıyordu.

Akşam olduğunda ben kendimi ödevlerime vermişken annem odama girerek yatağıma oturmuştu. Çalışma masamdan kalkıp onun yanına oturduğumda beni kolunun altına almıştı.

"Chanyeol, gördüklerini unutmanı istiyorum. Hayatını yaşa ve gördüklerini, geleceğini değiştirmeye çalışma. Sürekli göstermemi istediğin için tek seferlik  gösterdim. Bu kadar takılacağını tahmin edememiştim. Bana söz vermelisin. Gördüklerini unutacaksın?"

Duraksayıp gözlerine bakmıştım. Kaşlarını havalandırıp benden onay beklediğinde başımla onayladım. Yetinmemişti, tahmin ettiğim gibi.

"Söz veriyorum, gördüklerimi unutacağım."

•••

Annemle Yeri'nin evine gelmiştik. annemle Hilda abla aşağıda konuşuyorlar, bizse Yeri'nin odasında dönem sonu ödevimizi yapıyorduk. Yeri kurabiyesini süte batırıp dudaklarının arasına aldığında aşağıda ne konuşuluyordu merak ediyordum. Annem Hilda abla ile iyi anlaşsa bile ilk defa benimle beraber gelmişti. İlk defa uzunca sohbet ediyorlardı. İki farklı cinsin yakın olmasını babam yüzünden hâlâ garipsiyordum. Yeri avucunu masanın üzerinde duran kaleme odakladığında ona baktım. Öyle odaklanmıştı ki, bölmek istemiyordum. Kaleme dikkatimi verdiğimde onu ittirebilmiş, masanın sonuna kadar götürebilmişti. Sevinçle gülümserken ben de sırıttım.

"Anlaşılan canınız sıkılmış."

Hilda abla ve annem açık kapıdan içeri girdiklerinde Yeri kaşlarını çatarak annesine bakmıştı.

"Yeri, bizim için markete gidebilir misin? Hem, biraz kafa dağıtmış olursun."

"Tabii."

Yeri masadan kalkıp bana baktığında bende ayaklandım. Kapıdan çıktığında arkasından çıkacakken annem beni omuzumdan tutarak durdurmuştu. Yeri arkasını dönüp beni kontrol ettiğinde ikimizin de kaşları çatılmıştı.

"Hilda ablan seninle bir şey konuşmak istiyor."

Yeri'ye merakls baktığımda annesine bakmıştı. Annesi gülümseyip gitmesini söylediğinde geri odaya girmiştim. Camdan Yeri'nin gidişini izlediklerinde Hilda ablanın diyeceklerini bekliyordum.

"Chanyeol, bana sağ elini uzatır mısın?"

Dediğini yaparak onu sağ elimi uzattığımda gözlerim kapanmadan önce duyduğum son şey anlamadığım bir dilde mırıldanmaları olmuştu.

Gözlerimi açtığımda masada tek başıma oturuyordum. Yeri kapıdan içeri yorulmuş bir şekilde gelmiş ve oturmuştu.

"Annem seninle ne konuştu?"

"Kimseyle bir şey konuşmadım, burada oturarak seni bekliyordum."

Yeri kaşlarını çatarak bana baktığında işaret parmağıyla alnını kaşımıştı.

"Doğru, annemler aşağıdaydı. Aklım karıştı, pardon."

"Chanyeol, gitmemiz gerekiyor!"

Annemin sesi yankılandığında ayaklanarak aşağı indik. Annemler kalkmış, kapıda konuşuyorlardı. Bizi gördüklerinde susarak öylece bize bakmışlardı. Kapıdan çıktığımda annem Hilda ablaya teşekkür ettiğinde arabaya binmiştik.

"Ne için teşekkür ettin?"

Kısa süre bana bakıp cevap vermeden önüne döndüğünde omuz silkerek camdan dışarıyı izlemeye başladım.

•••

Lise ikinci sınıftaydık, Beden dersindeydik. Ara tatil bitmişti ve biz ikinci döneme girmiştik. Haftanın daha ilk günleri olmasına rağmen sıkılıyorduk. Kızlar voleybol oynuyor erkeklerse futbol oynuyordu. Koşuşturma yüzünden terlemiştim. Gücümü kontrol edemeyip topa sert bir şekilde vurduğumda giriş kapısına gitmişti. Erkekler söylenirken gidip alacağımı söyleyip o yöne hafif tempoyla koşuşturmaya başladım. Annem bize yıllarca insanların yanında onlar gibi davranmamız için eğitmişti. Hızımızı ve gücümüzü kontrol etmek gibi. Tabii şu an olduğu gibi istisnalar olabiliyordu.

Demir geniş büyük siyah kapının önünde duran topu eğilip aldığımda kapı yüksek sesle açılmaya başlamıştı. Aldırış etmeden arkamı dönerek ilerlemeye başlamıştı, o kokuyu hissedene kadar. Öylece kaldığımda topuklarımın üzerinde dönerek kapıdan içeri girmiş ve bana tuhaf bakışlar atıp donakalan çocuğu fark etmiştim. Kokusu, ben bir kurdum diye bağırıyordu. Yutkunup gömleğinde ki yazıya bakmıştım.

Byun Baekhyun.

Bu isim bana garip bir şekilde tanıdık geliyordu. Karşımda ki minik beden de sesli bir şekilde yutkunduğunda tek kaşımı kaldırdım. Arkadaşlarım bana ismimle seslendiklerinde önüme dönerek onlara baktım. Topu bekliyorlardı. Topu önüme koyarak birkaç adım geriledim. Ayağımla topa vurup onların tarafına gitmesini izlerken onun tekrar yutkunduğunu duymuştum. Ona son kez bakarak arkadaşlarımın yanına koştuğumda ismimi mırıldanışını duymuş ama aldırış etmemiştim.

Enemies To Lovers || ChanBaekWhere stories live. Discover now